Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

 


                                             KUR’AN-I KERİM’DEN DUALAR

 

 

 

Yüce ALLAH bize, Kendisine nasıl dua etmemiz gerektiğini de öğretir. 

 

Bâzen Fâtiha Sûresi’nde olduğu gibi,   “Yalnız Sana ibâdet ederiz ve yalnız

Senden yardım dileriz. Dosdoğru giden yola ilet bizi!  Kendilerine nimet

verdiklerinin (yoluna ilet), üzerlerine gazap dökülmüşlerin, karanlık

ve şaşkınlığa saplanmışların yoluna (değil)”  diye  sözü ağzımıza koyar…

Bâzen de bir başkasının, meselâ bahçe sâhiplerinin     “Tespih ederiz seni, ey Rabbimiz.

Gerçekten biz zâlimler olduk. Biz gerçekten azgınlarmışız. Umarız, Rabbimiz bize onun

yerine daha hayırlısını verir.   Biz de herşeyimizle Rabbimize yöneliriz.”

(Kalem   29, 31-32)  duasıyla bize azdığımız zaman yapmamız gerekenigösterir.

 

Bu iki hususu aklımızda tutarak Kur’an-I Kerim’de geçen duâları ruhumuza sindirmeğe 

çalışalım.

 


 

-         "(De ki) Yalnız Sana ibâdet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz.   

          Dosdoğru giden yola ilet bizi…Kendilerine nimet verdiklerinin,

          üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlık ve şaşkınlığa

                saplanmamışların yoluna… (Fâtiha, 5-7)

-         (İbrâhim şöyle yakarmıştı:) “Rabbim! Şu kenti güvenli bir kent yap.

          Halkını, Allah’a ve âhiret gününe inananlarını çeşitli ürünlerle

          rızıklandır.”    (Bakara , 126)


-         (İbrâhim’in  İsmâil’le birlikte, Beytullah’taki duâsı)  “Rabbimiz,

          bizden gelen niyazları kabul buyur. Sen, evet Sen, Semî’sin,

          herşeyi çok iyi duyarsın. AÎim’sin, herşeyi çok iyi bilirsin.”


-        “Rabbimiz! Bizi, sana teslim olmuş iki müslüman kıl.

         Soyumuzdan da sana teslim olan müslüman bir ümmet oluştur.

         Bize ibâdet yerlerimizi göster. Bizim tevbemizi kabul et.

         Sen, evet Sen Tevvab’sın, tevbeleri cömertçe kabul edersin,

         Rahîm’sin, rahmetini cömertçe yayarsın.”


-        “Rabbimiz! İçlerinden onlara, senin âyetlerini okuyacak,

         kendilerine Kitâb’ı ve hikmeti öğretecek, onları temizleyip arındıracak

 

         bir resûl gönder. Sen, evet Sen, Aziz’sin, tüm ululuk ve onurun sâhibisin;

         Hakîm’sin, tüm hikmetlerin kaynağısın.”   (Bakara , 127-129)

 


-        (Şöyle deyin:) “Allah’a, bize indirilene, İbrâhim’e, İsmâil’e, İshâk’a,

         Yâkub’a, onun torunlarına indirilene, Mûsâ’ya ve İsâ’ya verilene,

         ve diğer nebilere verilene inandık. Bunlar arasından hiç kimseyi ayırmayız.

         Biz yalnız Allah’a teslim olanlarız.”  (Bakara , 136)


-        (Sabredenlere  bir ıstırap gelip çattığında şöyle derler:)

 

       “Biz   Allah içiniz ve sonunda O’na dönüp gideceğiz.” 

      (Bakara , 156)


-        (Kimi de şöyle yakarır:) “Ey Rabbimiz!

         Bize dünyâda da güzellik ver, âhirette de güzellik ver.

         Ve bizi ateş azabından koru.”  (Bakara , 201)


-       (Yahudiler savaştan önce şöyle yakardılar:) “Ey Rabbimiz,

        üzerimize sabır yağdır. Ayaklarımızı yere sağlam bastır.

        Ve küfre sapanlara karşı bize yardım et.”  (Bakara , 250)

 


-       (Müminler şöyle demişlerdir:) “Allah’ın resûllerinden

        hiçbirini ötekinden ayırmayız.”Dinledik, boyun eğdik.

        Affet bizi, ey Rabbimiz. Dönüş yalnız sanadır.”   (Bakara , 285)

 


-      “Ey Rabbimiz! Unutur, yahut hata edersek, bizi hesâba çekme.

        Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme.

        Ey Rabbimiz! Bize, güç yetiremeyeceğimiz şeyleri de yükleme.

        Affet bizi, bağışla bizi, acı bize. Sen bizim Mevlâ’mızsın.

        Küfre sapanlar topluluğuna karşı yardım et bize!” (Bakara , 286)  

 


-      (De ki) "Ey Rabbimiz! Bizi doğruya ve güzele yönelttikten sonra,

       kalplerimizi bozup eğriltme ve bize katından bir rahmet bağışla.

       Sen, yalnız Sen Vahhab’sın, bol bol bağışta bulunansın." 

-     "Ey Rabbimiz! Sen, Câmi’sin! İnsanları, varlığında kuşku bulunmayan

       bir günde mutlaka toplayacaksın. (Âli İmran , 8-9)

 


-      (Kullar ki şöyle derler:) “Ey Rabbimiz, kuşkusuz olarak sana inandık.

       Bağışla günahlarımızı, ateş azabından koru bizi.”   (Âli İmran , 16)

 


-      (Şöyle yakar:) “Ey mülkün Mâlik’i / sâhibi olan Allahım! 

       Sen mülk ve saltanatı dilediğine verir, mülk

       ve saltanatı dilediğinden çekip alırsın.

       Dilediğini yüceltir aziz edersin, dilediğini alçaltır zelil kılarsın.

       İmkân, mal ve nimet Senin elindedir. Sen, herşeye kaadirsin.”

-     “Geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü de gecenin içine sokarsın.

       Diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü diriden çıkarırsın.

       Dilediğini hesapsızca rızıklandırırsın.” (Âli İmran , 26-27)

 

 

-      (Zekeriyya  şöyle yakarmıştı:)

 

     “Rabbim, katından bana tertemiz bir soy bağışla.

 

 

       Sen yakarışı en iyi duyansın.”   (Âli İmran , 38)

 

 


-      (Havârîler dediler ki:) “Biz Allah’ın yardımcılarıyız.

 

 

       Allah’a imân ettik biz. Şâhit ol, biz müslümanlarız.”       
           

-     “Ey Rabbimiz! Senin indirdiğine imân ettik, Resûl'e uyduk;

       artık bizi gerçeğin tanıklarıyla beraber yaz.”   (Âli İmran , 52-53)

 

 


-     (Allah yolunda zorluklara sabredenlerin duası) “Ey Rabbimiz!

      Bağışla bizim günahlarımızı! Affet işlerimizdeki taşkınlığımızı!

      Sağlam bastır ayaklarımızı ve yardım et bize küfre sapan topluma karşı!”    

      (Âli İmran , 147)

 

 


-     (Müminler halk  karşılarına dikildiği zaman dediler:

      “Allah bize yeter. Ne güzel Vekil’dir  O.”   (Âli İmran , 173)

 

 


-     (Göklerin ve yerin yaradılışı hakkında derin derin düşünürlerin duası)

 

      “Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Şânın yücedir Senin.

       Ateş azâbından koru bizi!”

-     "Ey Rabbimiz! Sen birini ateşe soktun mu, onu tam rezil etmişsindir.

       Zâlimlerin yardımcıları olmayacaktır.”

-      “Ey Rabbimiz! Bir çağırıcının, ‘Rabbinize inanın’

       diye imâna çağırdığını işittik ve imân ettik.

       Ey Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla bizim.

       Kötülüklerimizin üstünü ört

       ve bize iyiliklerle birlikte ölmek nasîp et.”

-      “Ey Rabbimiz! Resûllerine vaadettiğini de bize ver.

       Kıyâmet Günü bizi rezil etme! Sen, vaadine asla ters düşmezsin.”

       (Âli İmran , 190-194)

 

 

 

-      (Mazlumların duası) “Ey Rabbimiz,

       bizi, halkı zûlme sapmış şu kentten çıkar.

       Katından bize bir dost gönder.

       Katından bize bir yardımcı gönder.”   (Nisa , 75)

 

 


-      (Musa’nın yakarışı) “Rabbim!

       Nefsimle kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum.

       Artık fâsıklar topluluğu ile bizim aramızı ayır.”   (Mâide , 25)


 

 

 

-      (Hıristiyan keşişlerin duası) “Ey Rabbimiz, imân ettik.

        Artık bizi de gerçeğin tanıklarıyla birlikte kaydet.” 

 

-      “Rabbimizin bizi iyiler arasına koymasını umup dururken,

       Allah’a ve haktan bize gelene neden inanmayacakmışız?”                                           (Mâide , 83-84)

 

 


-       (Havâriler) Şöyle demişlerdi: “İmân ettik, sen de şâhit ol ki,

        biz, müslümanlarız.”   (Mâide , 111)


 

 

 

-       (Meryem oğlu İsâ şöyle yakardı:) “Allahım, ey Rabbimiz!

        Üzerimize gökten bir sofra indir de, bizim hem öncekilerimize,

        hem sonrakilerimize bir bayram olsun, Senden bir mucize olsun.

        Rızıklandır bizi. Rızık verenlerin en hayırlısı Sensin.” (Mâide , 114)


 

 

-      (İsâ dedi:) “Tespih ederim Seni.

       Sen benim içimde olanı bilirsin ama ben Senin zâtında olanı bilmem.

       Çünkü Sen, evet, Sen gaybları çok iyi bilensin.”  

-      "Sen zâten herşey üzerine bir Şehid’sin, bir şâhitsin.”

-      “Onlara azâp edersen, onlar Senin kullarındır.

        Ama onları bağışlarsan, hiç kuşkusuz Sen tüm gücün Sâhibi,

        tüm hikmetlerin Sâhibisin.”  (Mâide , 116-118)

 

 


-       (De ki:)  "Hamd olsun Âlemlerin Rabbi’ne!"         (En’am, 45)

 


      -       (İbrahim şöyle konuştu:) “Eğer Rabbim bana kılavuzluk etmeseydi,

  sapıtan topluluktan olurdum.” (En’am, 77)

 


 

-        (Âdem’le Havva) “Ey Rabbimiz, dediler, öz benliklerimize zûlmettik.

         Eğer bizi affetmez, bize acımazsan,

         elbette ki hüsrâna uğrayanlardan olacağız.”  (A’raf , 23)

 

 

      -       (Şuayb’ın duası)  “Ey Rabbimiz! Toplumumuzla bizim aramızda

 

                     hak ile hükmet.  Sen çözüm getirenlerin en hayırlısısın.” (A’raf , 89)    

 

                   -              (Sihirbazların duası) "Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır.

                    Canımızı müslümanlar olarak al.”  (A’raf , 89)

 

 


-       (Musa’nın dağda duası) “Tespih ederim o yüce varlığını, tevbe edip

        Sana yöneldim. İman edenlerin ilkiyim ben.”   (A’raf , 143)


 

 

 

-      (Buzağıyı  ilâh edinen İsrâiloğulları’nın sonraki duası)   

       “Rabbimiz bize merhamet etmez, bizi affetmezse mutlaka hüsrana

       düşenlerden olacağız.”    (A’raf , 149)


 

 

 

  -    (Musa şöyle yakardı:) “Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla.

       Rahmetine sok bizi. Sen, rahmet edenlerin en merhametlisisin.”                                               

      (A’raf , 151)

 

 


            -      (Şiddetli sarsıntı buzağıya tapanları yakalayınca, Musa’nın duası)   

                   “Rabbim, dileseydin, onları da beni de daha önce helâk ederdin.

                   İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helâk mı edeceksin?

                   Bu iş senin imtihanından başka birşey değildir.

                   Onunla dilediğini şaşırtır, dilediğine yol gösterirsin.

                   Sen bizim Veli’mizsin.  O halde affet bizi, acı bize!

                   Sen affedenlerin en hayırlısısın.” (A’raf , 155)

 


 

 

                   “Bize hem bu dünyâda güzellik yaz, hem de âhirette.

                    Dönüp dolaşıp sana geldik.” (A’raf , 156)

 


-       (Âdem’le Havva’nın duası- Ağırlaştığında ikisi birden

        Rablerine şöyle dua ettiler:) “Bize iyi huylu, yakışıklı bir çocuk verirsen,

        yemin ederiz, şükredenlerden olacağız.” (A’raf , 189)

 

 

 

-        (Nuh, Rabbine yakardı da dedi ki:) “Rabbim, oğlum benim âilemdendi!

         Senin vaadin elbette haktır. Sen, hâkimlerin, hükmü en güzel verenisin.”

         (Hud , 45)

 

 


-        (Nuh dedi:) “Rabbim!

         Hakkında bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım.

         Eğer beni affetmez, bana acımazsan, hüsrâna uğrayanlardan olurum.” 

         (Hud , 47)


 

 

 

-        (Yusuf dedi ki:) “Allah’a sığınırım,

         Rabbim beni güzel bir barınağa kavuşturmuştur.

         Zâlimler iflâh etmez.” (Yusuf , 23)


 

 

 

-        (Yusuf dedi:) “Rabbim!

         Zindan benim için bunların beni çağırdığı şeyden daha sevimlidir.

         Eğer onların oyununu benden uzak tutmazsan,

         onlara meyleder de, câhillerden olurum.”  (Yusuf , 29)


 

 

 

-        (Yâkub’un duası) “Ben, Allah’ın takdir ettiği birşeyi sizden savamam,

         hüküm yalnız Allah’ındır. Yalnız O’na dayandım ben!

         Yalnız O’na güvenip dayansın tevekkül sahipleri.”  (Yusuf , 67)

 

 


-        ( Yusuf:) “Allah korusun. “ (Yusuf , 79)

 

 


            -        (Yusuf’un duası) “Rabbim, sen bana mülk ve saltanattan bir nasip verdin.

                     Olayların ve düşlerin yorumundan bana bir ilim öğrettin.

                     Ey gökleri ve yeri yaratan!

                     Benim dünyada da ahirette de Veli’m sensin.

                     Beni müslüman olarak öldür

                     ve beni sâlihler,  iyilik sevenler arasına kat.”     (Yusuf , 101)

  

                              SÂLİH, "Elverişli, iyi, uygun, yakışır,  dinin buyruklarına uygun harekette

                                              bulunan. salahiyeti bulunan, yetkili,yetkisi hakkı olan, . dinin emir ve

                                              yasaklarına uyan,şiddetten hoşlanmayan,  iyi ahlâk sâhibi, muttaki"

                                              demektir. 


-      (Muhammed’e -  Şöyle yakar:) “Rabbim!

       Beni, gireceğim yere doğruluk-dürüstlükle sok,

       çıkacağım yerden doğruluk-dürüstlükle çıkar.

       Katından bana yardımcı bir güç / kanıt ver.”  (İsra ,  80)


 

 

-      (Kur’an, kendilerine daha önce ilim verilmiş olanlara okunduğunda,)

       “Rabbimizin şanı yücedir, Rabbimizin vaadi mutlaka gerçekleşecektir.” 

       (İsra ,  108)


 

 

-      (De ki:) “İster Allah diye yakarın, ister Rahman diye yakarın.

        Hangisiyle yakarırsanız yakarın, en güzel isimler O’nundur.  (İsra ,  110)



-        (Zekeriyya’nın duası) “Rabbim, işte karşındayım.

         Kemik gevşedi bende. İhtiyarlıktan başım beyaz alevle tutuştu.

         Sana yakarma konusunda ise Rabbim, hiç bedbaht olmadım.”

-        “Ben, arkamdan gelecek yakınlarımdan endişe ediyorum.

         Karımsa kısır. O halde, katından bana bir dost bağışla;"


 

-        "Ki, hem bana mirasçı olsun,

         hem de Yâkub hânedanına mirâsçı olsun.

         Ve onu hoşnutluğunu kazanmış bir kul eyle, Rabbim.”  (Meryem,  4-6)


 

-         Musa dedi: “Rabbim, göğsümü açıp genişlet;

 

-         İşimi bana kolaylaştır.”

 

-         “Dilimden düğümü çöz,

 

-         Ki sözümü iyi anlasınlar.”

 

-         “Bana ailemden bir yardımcı ver,

 

-         Kardeşim Harun’u.”

 

-         “Onunla sırtımı kuvvetlendir.”

 

-         “Onu işime ortak kıl.”

 

-         “Ta ki seni çokça tespih edelim.”

 

-         “Seni çokça analım.”

 

-         “Kuşkusuz sen, bizi görmektesin.”  (Taha , 25-35)

 

 


-         (Muhammed’e -  Şöyle de:) “Rabbim, ilmimi artır!”  (Taha , 114)



-         (Rahman’ın kulları şöyle yakarırlar:) “Rabbimiz,

          cehennem azabını bizden uzak tut.

          Doğrusu, onun azabı inatçı ve yapışkandır.”  (Furkan,  65)


 

 

 

-        (Tevbe ederek inanan ve barışa yönelik iyi bir iş yapanların duası)

         “Rabbimiz, eşlerimizden ve çocuklarımızdan bize göz aydınlığı bağışla.

   Bizi takvaya sarılanlara önder kıl.”  (Furkan,  74)



  (İbrahim’in duası) “Rabbim, bana hükmetme gücü / hikmet bağışla,

                      beni barışsever iyiler arasına kat.”

 

                      “Sonradan gelecekler arasında

                      benimle ilgili doğru / isabetli bir dil oluştur.”

 

                     “Beni, nimetlerle dolu cennetinin mirasçılarından kıl.”

 

                     “Babamı da affet. Çünkü o, sapmışlardandır.”

 

                     “Herkesin diriltileceği gün beni utandırma.”  (Şuara, 83-87)


           -         (Nuh şöyle yakardı:) “Rabbim, toplumum beni yalanladı.”

 

                     “Artık benimle onlar arasını iyice aç;

                     beni ve beraberimdeki müminleri kurtar.”   (Şuara, 117-118)


 

 

 

           -         (Lût’un duası) “Rabbim, beni ve âilemi bunların yaptıklarından koru.”  

                     (Şuara, 169)

 

 


           -         (İnanmayanların azap gelince duası) “Acaba bize süre verilir mi?”              

                     (Şuara,  203)           

 

          
    -        (Dâvud ve Süleyman  şöyle dediler:) “Bizi, mümin kullarının bir çoğundan

                    üstün kılan Allah’a hamd olsun.”  (Neml , 15)

 


           -        (Süleyman) “Rabbim,

                    bana ve ebeveynime lütfettiğin nimetine şükretmeme,

                    hoşnut olacağın sâlih bir iş yapmama imkan ver.

                    Ve rahmetinle beni barışsever iyi kullarının arasına sok.” (Neml , 19)


 

 

 

           -       (Melike dedi: “Rabbim, doğrusu ben öz benliğime zulmetmişim.

                   Artık Süleyman’la birlikte Âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oluyorum.”    

                   (Neml , 44)

 

 


-      (De ki:) “Hamd Allah’a, selâm O’nun seçip yücelttiği kullarına!

       Allah mı hayırlı, yoksa onların ortak tuttukları mı?”   (Neml , 59)

 

 

 

-      (Muhammed) “Ben, sadece bu beldenin Rabbine kulluk etmekle emrolundum.

 

       Orayı saygıya lâyık kılmıştır O!  Herşey O’nundur.

       Ben, müslümanlardan olmakla emrolundum.”

 

-      “Ve Kur’an okumakla emrolundum.

       Artık kim yola gelirse kendi nefsi için gelir.

       Sapmışa gelince, böylesine de ki:

      ‘Ben uyarıcılardan biriyim. Hepsi bu!” (Neml ,91-92)

 

 

 

-      (Muhammed’e- "Ve şöyle yakar:) Hamd olsun Allah’a!

       O size âyetlerini gösterecek de, siz onları tanıyacaksınız.” (Neml, 93)

           


     -       (Mûsâ, bir yumrukta adamı öldürdükten sonra) 

             “Bu yaptığım, şeytanın amelindendir.

 

             İnsanı saptıran açık bir düşmandır o.” 

 

-      “Rabbim, öz benliğime zulmettim, beni affet!” (Kasas , 15-16)

 

 


-      (Mûsâ dedi:) “Rabbim, bana lütfettiğin nimete yemin ederim ki,

  bir daha suçlulara arka çıkmayacağım.”    (Kasas , 17)

 

 


-      ("Mûsâ, oradan korka korka çıktı. Her yanı gözlüyordu. Şöyle yakardı:)

       Rabbim, beni şu zâlimler topluluğundan kurtar.”  (Kasas ,   21)

 

 


-      (Mûsâ Medyen tarafına yönelince şöyle dedi:)

 

       “Umarım Rabbim beni isâbetli bir yola kılavuzlar.”(Kasas ,   22)

 

 


-      ("Mûsâ, kızların sulama işini yaptı. Sonra gölgeye çekilip şöyle dedi:)

       “Rabbim, bana indireceğin her nimeti bekleyen bir çâresizim.” 

       (Kasas ,   24)

 

 


-      (Başlarına bir musibet geldiğinde hemen şöyle diyorlar:)

       Rabbimiz, bize bir resûl gönderseydin de,

        senin âyetlerine uyup müminlerden olsaydık ne olurdu!”  

        (Kasas ,   24)



-        (Cennet’e giren, hayırlarda öne geçenler şöyle derler:

         “Hamd olsun, üzüntüyü bizden gideren Allah’a!

         Rabbimiz mutlak Gafur, mutlak Şekur’dur."

-        "Lûtfuyla bizi durulacak yurda kondurdu.

          Orada bize hiçbir yorgunluk dokunmaz.

          Orada bize hiçbir usanç da dokunmaz.”  (Fâtır , 34-35)


 

 

 

-         (İnkâr edenler Cehennem’de şöyle derler:) “Rabbimiz,

         çıkar bizi de, önceden yaptığımızdan başka şey yapalım.

         Sâlih,  iyi bir iş yapalım.”  (Fâtır , 37)



-         (İbrahim'in çocuk duası) “Rabbim, bana sâlihlerden,

          iyilik sevenlerden birini lûtfet.”   (Saffat , 100)



-         (Süleyman) “Rabbim, affet beni!

          Benden sonra kimseye yaraşmayacak bir mülk / saltanat ver bana.

          Kuşkusuz Sensin, evet Sensin Vahhab!”   (Sad,  35)


 

 

 


-         (Rablerinden korkanlar şöyle derler:) “Hamd olsun o Allah’a ki.

          bize vaadini yerine getirdi.  Bizi yeryüzüne mirasçılar yaptı.  (Zümer , 74)


-         (Melekler) “Hamd, âlemlerin Rabbi’ne mahsustur. “ (Zümer , 75)



-         (Arşı yüklenip taşıyanlar  imân sâhipleri için de şöyle af dilerler)

          “Rabbimiz! Sen herşeyi rahmet ve ilim hâlinle kuşattın.

          Tövbe edip Senin yoluna uymuş olanları bağışla. 

          Ve onları cehennem azabından koru.”

-         “Ey Rabbimiz,

          onları kendilerine vaat etmiş olduğun Adn cennetlerine koy.

          Atalarından, eşlerinden, zürriyetlerindensâlihleri  de.

          Azîz ve Hakîm olan, hiç kuşkusuz Sensin, Sen!”

-         “Koru onları kötülüklerden.

          O gün kötülüklerden koruduğuna mutlaka rahmet etmişsindir Sen.

          İşte budur o en büyük kurtuluş ve eriş.”  (Mümin , 7-9)


 

 

 

-              (De ki) "Hamd olsun âlemlerin Rabbi’ne!"  (Mümin , 65)


-       (Cennet’tekilerin  yakarışı) “Tespih ederiz seni, ey Allah’ımız!” 

        (Yunus , 10)

 

 

-             (Cennet’tekilerin son çağırışları) 

 

            “Bütün övgüler âlemlerin Rabbi Allah’adır!”

        (Yunus , 10)


 

 

 

-       (Mûsâ’ya inananlar şöyle yakardılar:) “Yalnız Allah’a dayandık.

        Rabbimiz! Bizleri, zûlmedenler toplumu için bir imtihan aracı yapma.”

 

-      “O küfre sapmış toplumdan rahmetinle bizi kurtar.”  (Yunus , 85-86)


 

 

 

-       (Mûsâ şöyle dedi:) “Rabbimiz!    Sen, Firavun ve kodamanlarına

        şu geçici hayatta debdebe verdin,  mallar verdin.

        Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar diye mi?

        Rabbimiz! Onların mallarını sil-süpür, kalplerini şiddetle sık ki,

        acıklı azâbı görünceye kadar inanmasınlar.”  (Yunus , 88)



-         (Nuh) yakardı  Rabbine“Yenilgiye uğradım işte, yardım et!” (Kamer, 10)



      -       (Bahçe sâhipleri) “Tespih ederiz seni, ey Rabbimiz. Gerçekten

        biz zâlimler olduk.”     (Kalem, 29)

 

 


-       “Biz gerçekten azgınlarmışız. Umarız, Rabbimiz bize onun yerine daha

        hayırlısını verir.   Biz de herşeyimizle Rabbimize yöneliriz.” (Kalem ,  31-32)


            Azgınların bu ikinci dua bizce makbul değildir, çünkü pazarlık yapıyor. 

                   “Bize  hayırlısını verirse, biz de O’na yöneliriz,” diyor. Bu tarz

                   dualardan kaçınmak gerekir.



 

-        (Cinlerin duası)    “Rabbimizin adı / kudreti / işi / gayreti çok yücedir.

         O, ne bir dişi dost edinmiştir ne de bir çocuk.”   (Cin , 3)

  


-         (De ki) "Ben yalnız O'na güvendim ve yalnız O'na yöneliyorum."             

          (Şûra  , 10)


 

-        (Rabbinizin nimetini hatırlayıp da, şöyle diyesiniz:)

         “Adı ve kudreti yücedir bunu bizim emrimize verenin.

         Yoksa biz bunu kendimize yanaştıramazdık.”

 

-         “Ve gerçekten biz, hâlden hâle geçerek Rabbimize mutlaka döneceğiz.”

          (Zühruf , 13-14)

 

 

 

 

-        (öğüt almayanların duası) “Ey Rabbimiz, kaldır bizden bu azâbı.

          Biz gerçekten müminleriz.”  (Dühan , 12)

 

 

 

 

-         (Kişi kırk yıla erdiğinde şöyle der: “Rabbim!

          Beni, bana ve ebeveynime verdiğin nimete şükretmeye,

          hoşnut olacağın iyi bir iş yapmaya yönelt.

         Soyum içinde, benim için iyilik ve barışı gerçekleştir.

         Sana yöneldim ben, Sana teslim olanlardanım ben.”   (Ahkâf , 15)

 

 

 

 

-        (Mağaradaki gençlerin duası) “Ey Rabbimiz,

         katından bir rahmet ver bize ve bizim için bir çıkış yolu lûtfet işimize.” 

         (Kehf  ,  10)

 

 


-        “Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir.

         O’ndan başka hiçbir ilâha yakarmayız.

         Aksini yaparsak saçma söz söylemiş oluruz.”   (Kehf  ,  14)


 

 

 

-        “Allah dilerse / inşallah” de,

         “Umarım ki Rabbim beni,

         bundan daha yakın bir zamanda başarıya / aydınlığa ulaştırır.” 

         (Kehf  ,  24)

 

 

 

 

-        (İmânlı kişi malını gördüğünde şöyle demeli)

         "Maşallah /  kuvvet yalnız Allah’tandır."   (Kehf  ,  39)



-        (Nuh’un  yakarışı)    “Rabbim!

         "Yeryüzünde kâfirlerden yurt tutacak /

         gezip dolaşacak hiç kimse bırakma.”

-        “Çünkü eğer sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar

         ve kötülük üreten nankörden başkasını doğurmazlar.”  (Nuh , 26-27)


 

 

 

 

      -        (Nuh’un  yakarışı)     “Rabbim!

   Beni, anne-babamı, inanmış olarak evime gireni,

   tüm inanmış erkekleri ve inanmış kadınları affet.

   Zâlimlerin de sâdece helâk ve perişânlığını artır.”  (Nuh , 28)

 

 

 

 

-        (İbrâhim’in duası)  “Rabbim, bu beldeyi güvenli kıl.

         Beni ve oğullarımı putlara kulluktan uzak tut.” 

-       “Ey Rabbimiz! Ben, çocuklarımdan bir kısmını

        Senin kutsal evinin yanındaki, ziraata elverişsiz vâdiye yerleştirdim ki,,

        namazı kılsınlar!

        Ey Rabbimiz! Sen de insanlardan bâzı gönülleri, onlardan hoşlanır yap.

        Çeşitli meyvalarla onları rızıklandır ki, şükredebilsinler.”

-       “Rabbimiz, hiç kuşkusuz sen bizim gizlediğimizi de bilirsin,

         açığa vurduğumuzu da.

         Ne yerde ne de gökte, hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.”


-        “İhtiyar yaşımda bana, İsmâil’i ve İshâk’ı bağışlayan Allah’a hamd olsun.

         Benim Rabbim duayı gerçekten çok iyi duyar.”

-        “Rabbim! Beni, namazı özenle yerine getiren bir insan yap.

         Soyumdan bir kısmını da! Rabbimiz, duamı kabul et.”

-       “Rabbimiz, hesâbın ortaya geleceği gün;

         beni, anne-babamı ve inananları affet.”     (İbrâhim ,  35-41)

 

 

 


-        (Peygamber  dedi ki:) “Rabbim, gökteki sözü de, yerdeki sözü de bilir.

          O, herşeyi duyan; herşeyi bilendir.”  (Enbiyâ , 4)

 

 

 


-         (Eyyub Rabbine şöyle yakarmıştı:) “Dert gelip çattı bana!

          Sen rahmet edenlerin en merhametlisisin.” (Enbiyâ , 83)

 

 

 


-         (Zünnûn şöyle yakardı:) “Senden başka ilâh yok,

          tespih ederim Seni. Kuşkusuz, ben zâlimlerden oldum.”  (Enbiyâ , 87)

 

 

 


-         (Zekeriyya. Rabbine yakarmıştı:) “Rabbim,

          beni yapayalnız, bir başıma bırakma.

          Sen, mirasçıların en hayırlısısın.”  (Enbiyâ , 89)

 

 


-         (Resûl şöyle yakardı:) “Rabbim, hak ile hükmet.

           Bizim Rabbimiz Rahman’dır.

           Sizin nimetlendirmelerinize karşı yardımına başvurulandır,

           Müstean’dır.”  (Enbiyâ ,  111)

 

 

 


 -         (Nuh şöyle yakardı: “Rabbim,

            beni yalanlamaları karşısında, yardım et bana.”  (Müminûn , 26)


 

 

 

 

             -         (Nuh’a, 'şöyle de' dendi:) “Zâlimler topluluğundan bizi kurtaran

                       Allah’a hamd olsun.” (Müminûn , 28)

 

 

 


             -         ('Şunu da söyle' dendi:) “Rabbim, beni bereketli bir yere indir. 

                       Sen, konuk ağırlayanların en hayırlısısın.” (Müminûn , 29)

 

 


-          (Nuh şöyle yakardı:) “Rabbim,

           beni yalanlamaları karşısında yardım et bana.”  (Müminûn , 39)


 

 

 

-         (De ki:) “Rabbim, tehdit edildikleri şeyi bana mutlaka göstereceksen,

 

-         Beni o zâlimler topluluğunun içinde tutma, Rabbim.”   (Müminûn , 93-94)

 

 

 


-         (De ki:) “Rabbim, şeytanların dürtüklemelerinden sana sığınırım.”


-         “Onların, başıma üşüşmelerinden de sana sığınırım, Rabbim.”          

          (Müminûn , 97-98)


 

 

 

 

      -         (Müşriklerden birine ölüm gelip çattığında işe yaramaz duası)

               "Rabbim,  lûtfen beni (dünyaya) geri gönder."

      -        "Ta ki, boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım."

                (Müminûn , 99)

 

 


 

-         (Kullardan bir zümrenin duası) “Rabbimiz,

          inandık; affet bizi! Acı bize!

          Sen merhametlilerin en hayırlısısın”  (Müminûn , 109)

 

 


-         (Şöyle yakar:“Rabbim! Affet, merhamet et! 

          Sen merhametlilerin en hayırlısısın.”      (Müminûn , 118)

 

 

 


-          (Cennetekiler derler ki:)

          “Daha önce biz, âilemiz içinde endişe ile ürperiyorduk.”

-         “Allah bize lûtufta bulundu ve bizi o iliklere işleyen azaptan korudu.”

-         “Biz önceden O’na yakarıyorduk.

           Çünkü O’dur Berr /  cömertçe iyilik eden;!

           O’dur rahmeti sınırsız olan!”  (Tur , 25-28)


 

 

-         (Lut’un duası)  “Rabbim, şu bozguncular topluluğuna karşı bana yardım et!”

          (Ankebut , 30)


 

 

 

-         (De ki:) “O’dur benim Rabbim, ilâh yok O’ndan başka;

          O’na dayanmışım ben. Yalnız O’nadır tevbem.” (Ra’d  , 30)


 

 

 

-         (De ki:) “Bana, yalnız Allah’a kulluk etmem,

          O’na ortak koşmamam emredildi.

          Ben O’na yakarır, O’na davet ederim. Dönüşüm de O’nadır.”   (Ra’d  , 36)

 

 

 

  

-         (Sonradan hicret edenlerin duası) “Rabbimiz!

          Bizi ve bizden önce imân etmiş kardeşlerimizi affet.

          Kâlplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma!

          Rabbimiz, sen çok şefkatli, çok merhametlisin!”  (Haşr , 10)

 

 

 

 

-         (İnkârcılar ateşe düşünce  derler ki:) “Rabbimiz!

          Biz, efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar.”

-         “Rabbimiz, onlara iki kat azap ver; onlara büyük bir lânetle lânet et.” 

          (Ahzab, 67-68)

 

 

 

 

-        (Ölümü yaklaşanın işe yaramaz duası) “Ey Rabbim,

         yakın bir süreye kadar beni geciktirseydin de,

         içtenliğimi belgelemek için birşeyler vererek,

         iyilik ve barış sevenlerden olsaydım”     (Münâfikûn , 10)


 

 

 

 

-        (Cennete gidecekler şöyle derler:) “Ey Rabbimiz!

         Işığımızı tamamla ve bizi bağışla!

         Sen herşeye Kadir’sin, herşeye gücün yeter.”  (Tahrim , 8)

 

 


-       (Firavun’un karısının duası) “Ey Rabbim!

        Benim için katında, cennette bir barınak yap.

        Beni, Firavun’dan, onun yapıp ettiğinden kurtar.

        Beni zûlme sapmış topluluktan da kurtar.”   (Tahrim , 11)

 

 

 


 

          -        (İbrâhim’in duası)  Ey Rabbimiz! Yalnız Sana güveniyoruz,

                    yalnız Sana yöneliyoruz. Dönüş yalnız Sanadır.” 

-      “Ey Rabbimiz! Bizi, küfre sapanlar için bir fitne / imtihan aracı yapma!

       Bağışla bizi, ey Rabbimiz!

       Sen, yalnız Sen sonsuz kudretin, sonsuz hikmetin sâhibisin.”

       (Mumtehine  ,  4-5)

 

 


 

-      (Bozguncular keşke şöyle deselerdi)“Allah bize yeter.

       Allah bize lûtfundan verecektir; resûlü de.

       Zâten biz, gönlümüzü yalnız Allah’a bağlamışız.”  (Tevbe , 59)


 

 

 

-      (De ki:) “Allah bana yeter. İlâh yok O’ndan başka!

       Yalnız O’na dayandım ben. Büyük arşın sâhibi O’dur.”  (Tevbe , 129) 



-         "De ki: “O, Allah’tır; Ahad’dır/ tektir. Allah’tır; Samed’dir /

           tüm ihtiyaçların, niyetlerin, övgülerin, yakarışların yöneldiği tek kuvvettir.

 

           Ne doğurmuştur O, ne doğurulmuştur.

 

           Hiç kimse onun dengi ve benzeri olmamıştır, olamaz.”   (İhlâs,  1-4)

 

 

 

-        "De ki: “Yarılan karanlıktan çıkan sabahın Rabbine / yarılışlardan fışkıran

         oluşun Rabbine sığınırım; Yarattıklarının şerrinden,

 

         Çöktüğü zaman karanlığın / gelip çattığı zaman göz perdelenmesinin /

         tutulduğu zaman ayın / battığı zaman güneşin / taştığı zaman şehvetin /

         soktuğu zaman yılanın / ümit kırdığı zaman musibetin şerrinden,

 

         Düğümlere üfleyip tüküren üfürükçülerin şerrinden,

 

         Kıskandığı zaman hasetçinin şerrinden sığınırım!” (Felâk, 1-5)

 

 

 

-        "De ki: “İnsanların Rabbine sığınırım. İnsanların yöneticisine,

 

          yönlendiricisine,    İnsanların ilâhına; 

          Kıvrılıp kıvrılıp saklanan, sinip sinip gizlenen vesvesenin /

 

          o sinsi, o aldatıcı şeytanın şerrinden sığınırım!

            İnsanların göğüslerine kuşkular,    kuruntular sokar o; 

          Cinlerden de olur, insanlardan da böyleleri!”  (Nas, 1-6)



Âmin!..