İYİ MÜSLÜMAN OLMANIN KURALLARI
VEYA
KUR'AN'DAN İSLÂM'I YAŞAMANIN YOLLARI - 9
DEVAM EDİYORUZ.
110 - İNSANLARA TEPEDEN BAKMAMAK, YANAK (DUDAK) BÜKÜP KÜÇÜMSEMEMEK,
111 - KENDİNİ BEĞENİP ÖVMEMEK,
112 - YÜKSEK SESLE, BAĞIRARAK KONUŞMAMAK, SEVİNÇLİ VEYÂ ÜZÜNTÜLÜ ÂNINDA ÇIĞLIK ATMAMAK, FERYÂT ETMEMEK; EVİNDE, İŞYERİNDE,
MEYDANDA, MECLİSTE EŞEK GİBİ ANIRMAMAK.
BU HUSUSLARLA İLGİLİ ÂYETLER:
- "NAMAZI KIL!
İYİLİĞİ EMRET (DUYUR)!
KÖTÜLÜKTEN VAZGEÇİR!
BAŞINA GELENE SABRET!..
BUNLAR YAPILMASI GEREKEN İŞLERDENDİR.
İNSANLARA YANAĞINI BÜKME!
YERYÜZÜNDE BÖBÜRLENEREK YÜRÜME!
ZİRÂ ALLAH KENDİNİ BEĞENİP, ÖVÜNEN KİMSEYİ SEVMEZ!..
YÜRÜYÜŞÜNDE TUTUMLU OL!
SESİNİ DE KIS!..
ÇÜNKÜ SESLERİN EN ÇİRKİNİ, EŞEKLERİN SESİDİR."
(LOKMAN SÛRESİ , 17-19. ÂYETLER)
HEMEN DİKKATİNİZİ ÇEKMİŞTİR. YÜCE ALLAH "NAMAZI KIL" DEDİKTEN HEMEN SONRA, "İYİLİĞİ EMRET, KÖTÜLÜKTEN VAZGEÇİR," VE "SABRET" DİYOR!.. HEMEN ARKASINDAN DA "BUNLAR YAPILMASI GEREKEN İŞLERDİR" DİYE EKLEMİŞ!.. YÂNİ BUNLARI BİRBİRİNDEN AYIRAMAZSIN!… BUNLAR BİRLİKTE YAPILMALIDIR!..
NAMAZ KILIP TA, SABIRSIZ OLAMAZSIN!.. NAMAZ KILIP TA, BAŞKASININ KÖTÜLÜĞÜNE GÖZ YUMAMAZSIN!.. ARKADAN DA NAMAZ KILANIN DİKKAT
ETMESİ GEREKEN DİĞER DAVRANIŞLAR GELİYOR!
BÜTÜN ÖNEMİNE RAĞMEN BU ÂYETLER ÜZERİNDE DE HEMEN HİÇ BİR ZAMAN DURULMAZ... EĞER DURULSAYDI, DEVLET MEMURLARI, PATRONLAR VATANDAŞA VE YANLARINDA ÇALIŞANLARA TEPEDEN BAKMAZLARDI!.. GEREKLİ GEREKSİZ AZARLAMAZLARDI… KAZALARDA, FELÂKETLERDE, VE YERYÜZÜNÜN EN TABİİ OLAYLARINDAN OLAN YAKINLARIN ÖLÜMÜ DURUMUNDA, BİR MÂRİFET YAPIYORMUŞ GİBİ ORTALIĞI ÇIĞLIKLARA, FERYÂTLARA BOĞMAZLARDI.
BİZ ÖZELLİKLE CENÂZE TÖRENLERİNDE KENDİNİ YERLERE ATAN, TABUTLARA KAPANIP, ŞİRRET BİR ÇIĞLIKLA SÖZDE MATEM TUTAN İNSANLARI GÖRÜNCE, SON DERECE RAHATSIZ OLUYORUZ.. HELE KADINLARIN CENÂZELERDEKİ TAVIRLARI!.. İŞTE BU YÜZDEN KADINLARIN KABRİSTANA GİTMEMESİ, EVDE KALIP ERKEKLERE YEMEK HAZIRLAMASI ÂDETTİR. YIRTINMA, KENDİNİ PARALAMA GİBİ DAVRANIŞLAR NE SEVGİ GÖSTERİSİDİR, NE DE DUYGUSALLIK!..
DAHA ÖNCE VERDİK, İSLÂM HER SIKINTIDA İNSANA SABIR TAVSİYE EDER. (BAKARA, 177. ÂYET) İŞTE BURADA DA "SESİNİ KIS" DİYOR!.. KIS BE KARDEŞİM!.. SABRET!.. SESSİZ AĞLA!.. ACINI İÇİNE GÖM, ALLAH'IN EMRİNE UY!.. VE O ÇİRKİN MÂTEM GÖRÜNTÜLERİ İLE DİĞER MÜSLÜMANLARI RAHATSIZ ETME!..
BU YÜZDENDİR Kİ BİZ, SÖYLEDİKLERİNİN BÜYÜK BİR KISMI DOĞRU OLMASINA RAĞMEN, ESKİ REFAH PARTİSİ MİLLETVEKİLİ ŞEVKET YILMAZ'DAN HİÇ HAZZETMEZDİK!.. ÇÜNKÜ CIRTLAK, TAM BİR ANIRMAYI ANDIRAN SESLE KONUŞUR, BANGIR BANGIR BAĞIRARAK KULAKLARIMIZI VE RUHUMUZU RAHATSIZ EDERDİ!.. SÖYLEDİKLERİNİN ÖNEMİ DE, O ÇİRKİN GÖRÜNTÜ İÇİNDE KAYBOLUR GİDERDİ.
İŞ ŞEVKİ YILMAZ'LA BİTMİYOR!.. ELİMİZDE KARADENİZ'DE BİR CÂMİDE SÖZÜMONA HUTBE OKURKEN, KENDİNİ TUTAMAYIP, HAKKINDA DEDİKODU ÇIKARTTIKLARI İÇİN, CEMAATE ANA-AVRAT SİN-KAFLI KÜFREDEN BİR İMAMIN KASEDİ VAR!.. BIRAKIN ANIRMAKTAN VAZGEÇMEK; O EŞEK, ANIRMAYI CÂMİYE TAŞIMIŞ!..
ALLAH'IN "SESİNİ KIS!" EMRİ, SÂDECE KİŞİLER İÇİN DEĞİLDİR... HOPARLÖRLE YAYINLANAN EZAN, KUR'AN VE VAAZLAR İÇİN DE GEÇERLİDİR... KOCA TÜRKİYE'DEKİ 70.000 CÂMİDEN 70 TÂNE İMAM VEYÂ MÜEZZİN ÇIKIP TA, BU ÂYETİ GEREĞİ GİBİ YORUMLAYAMIYOR... HOPARLÖRLERİ SONUNA KADAR AÇIP EŞEK GİBİ ANIRTIYORLAR!.. HÛŞÛ İÇİNDE DİNLENMESİ GEREKEN EZAN VE KUR'AN BİLE, DİNLEYENLER İÇİN KULAK TIRMALAYAN BİR EZİYETE DÖNÜŞÜYOR!..
KIS ŞUNU BE KARDEŞİM!..KIS!.. SESİNİ DE KIS, HOPARLÖRÜ DE KIS!.. SEN PAVYON ŞARKICISI MISIN Kİ, YIRTINIP DURUYORSUN?.. KALDI Kİ, ONLARIN DAHİ BU ÂYETE UYUP, SESLERİNİ VE HOPARLÖRLERİ KISMALARI GEREK AMA, NERDEEE?.. BÂRİ SEN ALLAH KELÂMINI, ALLAH'IN EMRİNE UYARAK SESLENDİR!.. KAFA ŞİŞİRMEYE GEREK YOK!.. DUYULMASI YETER!.. NAMAZDA BİLE ALLAH YÜKSEK
SES İSTEMİYOR:
- "NAMAZINDA SESİNİ PEK YÜKSELTME,
ÇOK TA KISMA (SESSİZ OKUMA)
İKİSİ ORTASI BİR YOL TUT."
(İSRÂ SÛRESİ , 110. ÂYET)
NE DEMİŞTİK? KENDİNİ BEĞENİP ÖVMEMEK... İŞTE BİR ÂYET DAHA:
- "ALLAH KENDİNİ BEĞENİP ÖVÜNEN İNSANLARI SEVMEZ.
ONLAR CİMRİLİK EDİP İNSANLARA DA CİMRİLİĞİ EMREDERLER.
KİM (ALLAH'TAN VE HALKTAN) YÜZ ÇEVİRİRSE, (ÇEKECEĞİ VAR!)
ALLAH (ELBETTE ONLARDAN) ZENGİNDİR!"
(HADÎD SÛRESİ , 23-24. ÂYETLER)
BOŞ YERE ÖVÜNENLER MUTLAKA VARDIR. ONLAR ZÂTEN LÂFA DEĞMEZ... BURADA SÂHİP OLDUĞU BİR KAÇ ÖZELLİK, VEYÂ MAL-MÜLK YÜZÜNDEN ÖVÜNENLER KASTEDİLİYOR. BU ZAVALLILAR O ÖZELLİKLERİN VE ZENGİNLİKLERİN KENDİLERİNİ YÜCE ALLAH TARAFINDAN VERİLDİĞİNİ UNUTMAKLA KALMIYOR; HEM ÖVÜNÜYOR, HEM DE CİMRİLİK EDİYOR, O NİMETLERDEN BAŞKALARINI YARARLANDIRMIYOR!.. O KADARLA DA KALSA İYİ, BİR DE İNSANLARI CİMRİ OLMAYA TEŞVİK EDİYOR, HATTÂ MEVKİİNİ KULLANIP BUNU EMREDİYOR!.. NE DENİR Kİ BÖYLELERİNE????
YÜCE ALLAH DİYOR Kİ:
- "İZZET ALLAH İÇİN,
ALLAH'IN RESÛLÜ İÇİN,
VE MÜMİNLER İÇİNDİR."
(MÜNÂFİKÛN SÛRESİ , 8. ÂYET)
KENDİNİ BAŞKALARINDAN BÜYÜK GÖRÜP KASILMAK, KİBİRDİR... SÂHİP OLDUĞU, DAHA DOĞRUSU ALLAH'IN ONA BAHŞETTİĞİ BİR KAÇ BİR KAÇ BEDENÎ VE
FİKRÎ ÖZELLİKLE ÖĞÜNÜP BÜYÜKLÜK TASLAMANIN İSLÂMDA YERİ YOKTUR. GERÇEKTEN BÜYÜK OLAN İNSANLARDA KİBİR OLMAZ, VAKAR OLUR. ONLAR
İZZET SÂHİBİDİRLER. BÜYÜKLÜKLERİYLE KARŞILARINDAKİLERİ EZMEZLER.
KİBİR ŞEYTAN İŞİDİR. ORTAYA VURULMASINA "TEKEBBÜR, İSTİKBAR" DENİR.
ŞEYTAN, HAZRET-İ ÂDEM'E SECDE ETMEYİNCE ALLAH SORAR:
- "İSTİKBAR MI GÖSTERİYORSUN,
YOKSA GERÇEKTEN YÜCELMİŞ OLANLARDAN MISIN?"
(SAD SÛRESİ , 75. ÂYET)
TABİİ Kİ YÜCELMİŞ DEĞİLDİ, İZZET SÂHİBİ DEĞİLDİ, SÂDECE KİBİR SÂHİBİ İDİ.
113 - MALININ VE ÇOCUKLARININ ÇOKLUĞUYLA, ÂİLESİNİN BÜYÜKLÜĞÜYLE ORADA BURADA ÖVÜNMEMEK.
BU HUSUSLA İLGİLİ KOCA TEKÂSÜR SÛRESİ İNMİŞTİR. TEKÂSÜR'ÜN KÖKÜ "KESRET"TİR Kİ, "ÇOKLUK" DEMEKTİR.
- "MAL VE EVLÂT ÇOKLUĞUYLA ÖVÜNMEK,
SİZİ ÖYLESİNE ALDATIP OYALADI Kİ,
KABİRLERİ BİLE SAYIVERDİNİZ.
İŞ SİZİN ANLADIĞINIZ GİBİ DEĞİLDİR,
YAKINDA BİLECEKSİNİZ!"
(TEKÂSÜR SÛRESİ , 1-5. ÂYETLER)
YÜCE ALLAH BU KONUYA ÖYLE EHEMMİYET VERMİŞ Kİ, "TEKRAR EDİYORUM" DİYE SON KISMI ÜÇ DEFA TEKRARLAMIŞTIR!..
KENDİ ÖZELLİKLERİ İLE ÖVÜNMEK BAŞKA, ORADA BURADA MALIYLA, ÂİLESİYLE ÖVÜNMEK BAŞKA!.. İKİSİ DE MEKRUH!.. İKİSİ DE ALLAH'IN HOŞLANMADIĞI HUY!.. MÜSLÜMAN HER BAKIMDAN TEVÂZU ÜZRE OLMALI! KENDİNİ DİĞER MÜSLÜMANLARDAN AYIRMAMALI. ÇIKINTILIK YAPMAMALI!
114 - BAŞKALARININ, ÖZELLİKLE DÜŞMANIN, ZÂLİMİN ÇOKLUĞUNA BAKIP ALDANMAMAK, ONLARA UYMAMAK, ONLAR KARŞISINDA EZİLMEMEK.
İŞTE BU DA TERSİ!.. KENDİ MALININ ÇOKLUĞU İLE ÖVÜNMEYECEKSİN... MALIN AZSA, BAŞKASININ MALI ÇOK DİYE ONUN KARŞISINDA EĞİLMEYECEKSİN!.. KARŞINDAKİNİN GÜCÜNDEN YILMAYACAKSIN! KORKMAYACAKSIN! EZİKLİK DUYMAYACAKSIN! SENİN İMÂNIN SANA YETER!
İŞTE İLGİLİ ÂYET:
- "EY PEYGAMBERİM!
PİS VE ÇİRKİNİN ÇOKLUĞU SENİ ALDATSA DA,
PİS VE ÇİRKİN, TEMİZ VE GÜZELE EŞİT DEĞİLDİR."
(MÂİDE SÛRESİ , 199. ÂYET)
115 - BAŞKALARININ DİNİNE İMÂNINA SÖĞMEMEK.
- "(ONLARIN) ALLAH'TAN BAŞKA TAPTIKLARINA SÖVMEYİN.
SONRA ONLAR DA HADLERİNİ AŞARAK ALLAH'A SÖVERLER."
(EN'ÂM SÛRESİ , 108. ÂYET)
BURADA BİZCE İKİ HUSUS VAR. SEN ONLARIN TAPTIĞINA SOVERSEN, ONLARA FIRSAT VERMİŞ OLURSAN, ONLAR DA SENİN TAPTIĞIN ALLAH'A SÖVER. ASLINDA BU GÜNAHA SEN SEBEP OLMUŞ OLURSUN... İKİNCİSİ, BİLMİYORSUN Kİ, NEYİ VE KİMİ KASTEDEREK O ŞEYE TAPIYOR. BELKİ O TAPTIĞININ ARDINDA ALLAH VAR, DAHA ÖNCE ANLATTIĞIMIZ CAYANİST GİBİ... O ZAMAN BİZZAT SEN ALLAH'A KÜFRETMİŞ OLURSUN Kİ, O DA BÜYÜK GÜNAHTIR.
116 – PEYGAMBERLER ARASINDA AYIRIM YAPMAMAK.
BİZLER HAZRET-İ MUHAMMED’İ ÇOK SEVERİZ. AMA ONA OLAN SEVGİMİZ
DİĞER PEYGAMBERLERİ , “ÎMAN ETTİK YA, YETER,” ANLAMINA GELECEK BİR TAVIRLA İHMAL ETMEYE DÖNÜŞMEMELİDİR. BU, ASLA DOĞRU OLMAZ. HER PEYGAMBERDEN ALINACAK BİR DERS, ÖĞRENİLECEK PEK ÇOK HUSUS VARDIR. HAZRET-İ YUSUF İFFET SÂHİBİ, HAZRET-İ EYÜB SABIR TİMSÂLİDİR. O YÜZDENDİR Kİ, YÜCE ALLAH :
-“PEYGAMBER,
RABBİNDEN KENDİSİNE İNDİRİLENE ÎMAN ETTİ. MÜMİNLERDE!.. HER BİRİ ALLAH’A, MELEKLERİNE, KİTAPLARINA,
VE PEYGAMBERLERİNE ÎMAN ETTİLER.
VE ŞÖYLE DEDİLER:
(DİĞERİNDEN) AYIRT ETMEYİZ.
İŞİTTİK VE İTAAT ETTİK. “ (BAKARA SÛRESİ , 285. ÂYET)
HAA, ALLAH:
-“CELÂLİM HAKKI İÇ İN, PEYGAMBERLERİN BÂZISINI BÂZISINA TAFDİL ETTİK.” (İSRÂ SÛRESİ , 55. ÂYET)
DEMİŞ!.. O KENDİ BİLECEĞİ İŞ!.. HANGİSİ HANGİSİNDEN ÜSTÜN, BİZ BİLEMEYİZ. BİZE EMROLUNAN ARALARINDA AYIRIM YAPMAMAK, HEPSİNİ YAKÎNEN TANIMAK!
117 - TAASSUPTAN KAÇINMAK.
TAASSUP, GÜNÜMÜZDE "YOBAZLIK, TUTUCULUK" OLARAK GEÇER.
ANCAK BURADA BİR YANLIŞ VARDIR. TUTUCULUK ASLINDA "MUHAFAZAKÂRLIK" DEMEKTİR Kİ, HIRİSTİYAN BATI ÂLEMİNDE KÖTÜ SAYILMAZ, AKSİNE "MUHAFAZAKÂR" PARTİLER VARDIR. "ÖRFÜNE, ÂDETİNE BAĞLILIK" İFÂDE
EDER. BİZDE DE ÖRFE, ÂDETE, GELENEK VE GÖRENEKLERE, TÖREYE BAĞLI KALMAK YANLIŞ SAYILMAMALIDIR, TABİİ Kİ O ÂDETİN, TÖRENİN DOĞRU VE
İYİ OLMASI ŞARTIYLA!.. ÖYLEYSE MUHAFAZAKÂR İLE MUTAASSIBI AYIRMAK GEREKİR.
KELİME OLARAK TAASSUP, "ASAB" KÖKÜNDEN GELİR Kİ, "MAFSALLARI BAĞLAYAN LİFLER" DEMEKTİR. ONUN İÇİN TAASSUP "BİR ŞEYE ÇOK SIKI BAĞLANMA" ANLAMINDA KULLANILIR. BU YÜZDEN KÖTÜ BİR ANLAM TAŞIR. ÇÜNKÜ MUTAASSIP KİŞİ, KENDİ ÂİLESİNE, KENDİ TOPLULUĞUNA HAKLI VEYÂ HAKSIZ BAĞLANIR, KALIR. İNANCINA DA ÖYLE!.. YANLIŞI GÖRSE DAHİ, VAZGEÇMEZ. ÜLKEMİZDE KADINLARI ÖLDÜREN UYDURUK "TÖRE"YE BAĞLI KALANLAR GİBİ... MUTAASSIP, İŞTE BU AÇIDAN MUHAFAZAKÂRDAN AYRILIR.
İLGİLİ ÂYET:
- "ONLARA, 'ALLAH'IN VAHYİNE UYUN,' DENDİĞİNDE,
ONLAR ŞU KARŞILIĞI VERİRLER:
'HAYIR! SİZ ECDÂDIMIZI HANGİ HÂL ÜZRE BULMUŞSAK,
ONA UYARIZ.'
AMA YA ECDÂDI BİR ŞEY ANLAMAMIŞ,
BİR ŞEY BİLEMEMİŞ İSE???"
(BAKARA SÛRESİ , 170. ÂYET)
AYNI MEALDE MÂİDE SÛRESİ , 104. ÂYET / LOKMAN SÛRESİ , 21. ÂYET / ZUHRUF SÛRESİ , 23. ÂYETLER DE VAR.
PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.) İSE ŞÖYLE BUYURMUŞTUR:
"MUTAASSIP, KENDİ YANDAŞLARINA ZULÜM ÜZRE YARDIMCI OLANA DENİR."
"ASABİYETE ÇAĞIRAN, TAASSUP UĞRUNA ÇATIŞMAYA GİREN BİZDEN DEĞİLDİR!"
118 - MEVKİİNE, ŞÖHRETİNE, PARASINA, BİLGİSİNE, BİLEĞİNİN GÜCÜNE
VEYÂ ARKASINDAKİ AKRABALARINA GÜVENEREK KASILMAMAK,
SOKAKLARDA KASILA GERİNE YÜRÜMEMEK.
KENDİSİ İLE ÖVÜNMEK BAŞKA; MALINA, PARASINA, MEVKİİNE, RÜTBESİNE, ÂİLESİNE, AŞİRETİNE GÜVENİP KASILMAK BAŞKA!... HER NEYİN OLURSA OLSUN, SEN SIRADAN BİR KULDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLSİN!
İLGİLİ ÂYETLER :
- "YERYÜZÜNDE KABARA KABARA,
KİBİR VE FODULLUKLA YÜRÜME!..
ZİRÂ YERİ YARATAMAZSIN!
BOYCA DAĞLARA DA ERİŞEMEZSİN!..
BÜTÜN BU KÖTÜ OLAN ŞEYLER
ALLAH İNDİNDE MEKRUHTUR."
(İSRÂ SÛRESİ , 37-38. ÂYETLER)
ONUN İÇİN HİNDİ GİBİ KABARMA!.. DEVE GİBİ GERİNE GERİNE YÜRÜME!..
TEVÂZU SÂHİBİ OL!
AYNI HUSUSLAR FURKAN SÛRESİNDE DE TEKRARLANMIŞ!.. AMA SON DERECE ÖNEMLİ İKİ KURAL EKLENEREK:
119 - KENDİSİNE LÂF ATILDIĞINDA, "SELÂM" DİYEREK GEÇİP GİTMEK!..
YÂNİ KAVGA ÇIKARMAMAK!.
ÇÜNKÜ SELÂM VERMEK, SELÂMET, HUZUR DİLEMEK DEMEKTİR. LÂF İÇİN
KAVGA EDİLMEZ, KÜFÜR BİLE OLSA!
120 - BOŞ SÖZ ETMEK NE KELİME; BOŞ SÖZ EDİLEN YERDE DURMAMAK.
VE BU DAVRANIŞLAR, ANCAK GECELERİ TATLI UYKUSUNU FEDÂ EDİP, ALLAH'IN HUZURUNDA DİVÂN DURACAK, SECDEYE VARACAK KADAR İNANÇLI KİŞİLERİN VASFI OLARAK GÖSTERİLMİŞ:
- "RAHMAN'IN KULLARI ÖYLE KİMSELERDİR Kİ,
ONLAR YERYÜZÜNDE MÜTEVAZI OLARAK YÜRÜRLER.
CÂHİLLER KENDİLERİNE LÂF ATARSA, 'SELÂM' DERLER...
GECELERİ RABLERİNE SECDE EDEREK,
DİVÂNINDA DURARAK GEÇİRİRLER...
VE HARCADIKLARI ZAMAN NE İSRAF EDERLER,
NE DE CİMRİLİK EDERLER.
HARCAMALARI DENGELİ OLUR...
ALLAH'LA BERABER BAŞKA TANRIYA YALVARMAZLAR.
ALLAH'IN HARAM ETTİĞİ CANI, HAKSIZ YERE ÖLDÜRMEZLER.
VE ZİNÂ ETMEZLER.
KİM BUNLARI YAPARSA, CEZÂSINI BULUR!
ONLAR YALAN VE BOŞ SÖZÜN YANINDA BULUNMAZLAR.
BOŞ SÖZE RASTLADIKLARI VAKİT, VEKAR İLE GEÇİP GİDERLER.
RABLERİNİN ÂYETLERİ HATIRLATILDIĞI ZAMAN,
SAĞIR VE KÖR GİBİ DAVRANMAZLAR...
'RABBİMİZ!
BİZE GÖZLER SEVİNCİ EŞLER VE ÇOCUKLAR LÛTFEYLE.
BİZİ KORUNANLARA ÖNDER YAP,' DERLER."
(FURKAN SÛRESİ , 63-74. ÂYETLER)
ÂYETTEKİ İFÂDE DİKKATİNİZİ ÇEKTİ Mİ?.. NEFSİNE DEĞİL, ALLAH'A KUL OLANLAR, YERYÜZÜNDE DÂİMA TEVÂZU İÇİNDE YÜRÜRLER. ETRAFA HAVA ATMAZLAR. KİMSEYİ KÜÇÜK GÖRMEZLER!.. EL ÂLEMİN KARISINA KIZINA SARKMAZLAR, ONLARI KANDIRIP ZİNA ETMEZLER.YALAN SÖYLEMEZLER,
BOŞ LÂF ETMEZLER!.. YALANCININ, KÜFÜRBAZIN YANINDA, DEDİKODU, GOĞ-GIYBET YAPILAN, BOŞ LÂF EDİLEN YERDE DURMAZLAR!..
BU İFÂDEYİ BİRAZ AÇIKLAMAK GEREKİYOR… ARTIK ÖYLE BİR HÂLE GELDİK Kİ, DEDİKODUYU, GIYBETİ ESKİSİ GİBİ MAHALLE KARILARI, KAHVEHÂNELERİN TEMBEL ERKEKLERİ YAPMIYOR!.. HER GÜN TELEVİZYON KANALLARINDA SAATLERCE SÜREN PUROGRAMLAR DÜZENLENİYOR, GAZETELER “DEDİKODU SAYFASI” AÇIYOR!.. KİMSE BUNLARI YAZMANIN, OKUMANIN, SÖYLEMENİN, DİNLEMENİN AYIP VE GÜNAH OLDUĞUNU BİLMİYOR!.. BOŞ LÂF, BOŞ SÖZ, BOŞ
YAZI İNTERNETİN “SOSYAL PAYLAŞIM” SAYFALARINDA HEP VAR… CEP TELEFONLARININ “MESAJ”LARI HEP BUNDAN İBÂRET!.. NEREDEN ÇIKMIŞSA,
BİR “GEYİK MUHABBETİ” İŞİ, GÜCÜ ÇALIŞMAYI BIRAKMIŞ OLANLAR ARASINDA SÜRÜP GİDİYOR!..
MUHABBET ÇOK ÖNEMLİ BİR BİR KELİMEDİR. “HABİB” İLE BAĞLANTILIDIR Kİ, “SEVGİLİ” DEMEKTİR. YÂNİ, MUHABBET, "İNSANLAR ARASINDA SEVGİYİ ARTIRAN SOHBET" DEMEKTİR. HİÇ BOŞ LÂF ONUN İÇİNDE YER ALIR M?..
ÖYLEYSE, TELEVİZYON-RADYO PUROGRAMLARINDA, TELEFON KONUŞMALARINDA, ARKADAŞ-KOMŞU TOPLANTILARDA HEP İYİ, GÜZEL,
YARARLI ŞEYLER SÖYLENMELİ VE GAZETE, DERGİ, İNTERNET SAYFALARINDA İYİ ŞEYLER YAZILMALIDIR. GERİSİ LÂF-U GÜZAF’TIR, ALLAH HOŞLANMAZ!
ALLAH’IN KULU OLANLAR BAŞKALARINA LÂF ATMAZLAR. KENDİLERİNE LÂF
ATAN CÂHİLLERE DE, LEVYEYİ VEYÂ POMPALI TÜFEĞİ KAPIP, SALDIRMAZLAR. ONLARA SELÂMET VE SÜKÛNET DİLERLER.
SÂDECE ŞU HUSUS DAHİ, OKULLARDAKİ DİN DERSLERİNDE, CÂMİLERDEKİ
HUTBE VE VAAZLARDA, VEYÂ RADYO-TELEVİZYON SOHBETLERİNDE, DOST MECLİSLERİNDE İŞLENSE, NE KADAR ÇOK KAVGA ÖNLENİR, TAHMİN EDEBİLİYOR MUSUNUZ?..
HER GÜN TIRAFİKTE KAÇ SÜRÜCÜNÜN BAŞI, SIRF BU İSLÂMÎ ESASA UYULMADIĞI İÇİN DERDE GİRİYOR, SİZ SÖYLEYİN!..
ÂYETTE GEÇEN LAĞV İFÂDESİ, "ÇİRKİN VE YALANLA KARIŞIK SÖZ" DEMEKTİR. EN KÖTÜSÜ DE "BOŞ LÂF" EĞLENCESİ VE TİCÂRETİDİR. İNSANI OYALAYAN, İŞİNDEN, GÜCÜNDEN, EĞİTİMİNDEN ALIKOYAN SÖZLER, MASALLAR, HİKÂYELER, GÜLDÜRÜ MAKSATLI SOYTARILIKLAR, GEVEZELİKLER HEP KUR'AN-I KERİM'İN KULLANDIĞI "LAĞV" KAPSAMINA GİRER. TELEVİZYON, SAHNE SUNUCULARININ, "STAND-UP"ÇI CEM YILMAZ BENZERİ KİŞİLERİN YAPTIKLARI "LAĞV"DIR. HALBUKİ ESKİ TÜRK
VE İSLAM MASALLARI HEP İBRET VERİCİ, HİKÂYELER HEP “KISSADAN HİSSE” ÇIKARILACAK EDEBÎ ESERLER İDİ. İNSANI MEKTEBE GİTMEDEN EĞİTİRLERDİ.
HADİ, BU HUSUSTA BİR KAÇ ÂYET DAHA VERELİM:
- "MÜMİNLER MUTLAKA KURTULMUŞ,
MUTLU OLMUŞLARDIR.
ONLAR ÖYLE İNSANLARDIR Kİ,
BOŞ VE FAYDASIZ SÖZ VE İŞLERDEN YÜZ ÇEVİRİRLER."
(MÜMİNÛN SÛRESİ , 1-3. ÂYETLER)
- "BUNLAR,
BOŞ VE LÜZUMSUZ LÂKIRDILARI İŞİTTİKLERİ ZAMAN,
ONDAN YÜZ ÇEVİRDİLER."
(KASAS SÛRESİ , 55. ÂYET)
BUNLAR HEP AHLÂK BAHSİNE GİRER… RAHMETLİ KÂTİP ÇELEBİ(1609-1657) AHLÂK VE EDEB KONUSUNDA "KEŞF-ÜZ ZÜNÛN" KİTABINDA ŞÖYLE YAZAR:
"BEN İYİ AHLAKLARI TAMAMLAMAK İÇİN GÖNDERİLDİM." HADİS
- Ahlâk ilmi, amelî hikmetin bir bölümüdür. Konusu da huylar, melekeler ve insandır.
Aslında insanın mîzacını değiştirmek kaabil değildir. Ahlâk mîzaca tâbidir. Mîzaçsa değiştirilemez.
-"İnsanlar altın ve gümüş gibi mâdenlerdir
Sizlerin Câhiliye devrinde hayırlı olanlarınız İslâmiyet devrinde de hayırlılarınızdır." Hadis
-Ama huy değişebilir. Huy bir melekedir ki, bununla fiiller insandan sûdur eder.İki türlü huy vardır.
Biri yaradılıştandır, insanın mîzacıdır. Kuru ve haraketli mîzacın gazaplı; hararetli ve yaş
mîzacın şehvetli; soğuk ve yaş mîzacın unutkan; soğuk ve kuru mîzacın ahmak olması gibi...
-İtiyat haline gelen mîzaca gelince; bu, başlangıçta kişinin kendi irâdesiyle olduğu halde,
tekerrür ile meleke hâline gelir. Ondan sonra da düşünmeden olur.
- EDEB, insanın halkla düşüp kalkmasında ve onlarla münâsebetlerinde güzel ahlâkı ve
beğenilen hasletleri kendine huy edinmesi demektir. Bu da iki kısımdır: Yaradılıştan, ve s
onradan ...Yaradılıştan olan Tanrı vergisi olup, ALLAH bunu dilediğine ihsan eder. Sonradan
olan ise insanın kendi gayretiyle elde edilir. İnsanlar nefsin edebi hususunda üçe ayrılırlar.
- Dünya Ehli: Bunların âdâbının çoğu güzel söylemek, doğru konuşmak,ilimleri hatırında tutmak, sohbetler için hikâyeler, fıkralar, şiirler bellemektir. Bunların hepsi dünya hayâtının geçer akçesidir.
- Din Ehli: Bunların âdâbının çoğu nefsinde perhizkârlık, göz, dil, el gibi herhangi bir uzvundan günah sâdır olmaması, tabiatını kötü huylardan arındırmak, hareketlerinde hududu aşmamak, arzularını bir yana bırakmak, yalnız haramdan değil, şüpheli şeylerden de sakınmaktır.
- Husus Ehli: Bunların âdâbının çoğu kalblerini muhafaza etmek, sırlara riâyet etmek, gizli ile
âşikârenin yanlarında müsâvi olması, yâni içleriyle dışlarının bir olmasıdır.
- Bir de dersin edebi vardır. Buna edeb denmesinin sebebi, ders edebinin insanın kendi nefsinde belli olmasından; Arapça'yı öğrenerek söyleneni anlıyacak konuşmalara iştirak edecek mertebeye gelmekle elde edilmesindendir. Bu oniki ilimdir: LUGAT , SARF , NAHİV ,
İŞTİKAK , MAANİ , BEYAN , ARUZ , HAT , KARZU'Ş-Şİ'R , İNŞA' MUHAZARAT ... ve BEDİ' ilmi belâgat ilmine zeyl olarak gösterilmiştir. İşte bunları bilene EDİB (edebiyatçı) denir.
- İbn Kuteybe, “Kim ÂLİM olmak isterse, bir tek ilim şubesini seçsin. EDİB olmak isteyen ise, bütün ilimlerde geniş bir bilgiye sahip olsun,” demiştir. Bazıları da demiştir ki, “EDİB; İŞİTTİĞİNİN EN GÜZELİNİ YAZAN, YAZDIĞININ EN GÜZELİNİ EZBERLİYEN, EZBERLEDİĞİNİN EN GÜZELİNİ DE YERİ GELDİĞİNDE SÖYLİYENDİR.”
- Şu on meziyet kimde bulunursa, o kişi edebi tamamlamıştır:
1 - Kişiye yolunda kılavuzluk eden ilim
2 - Onu kötülüklerden koruyan hayâ
3 - Fazla şey istemesini önliyen zühd
4 - Halkın elinde olanlardan onu meneden kanaat
5 - Fena şeyleri ona haber veren basiret
6 - Âhıret azâbını hatırlatan zeyreklik
7 - Hakkı kabul etmesini sağlıyan tevâzu
8 - Onu doğru yola götüren fikir
9 - Halkla iyi geçinmesini sağlıyan muvaffakiyet (vefk = âheng)
10 - Câhile karşı bilgi
- Tasavvufun hepsi edebten ibârettir. Her vaktin bir edebi, her halin bir edebi, ve her makamın
bir edebi vardır.
- İnsanı nebat ve hayvandan ayıran dildir... İnsan yüce bir cevherle aşağı bir cevherin ortasındadır.
Yani bir tarafı melek, bir tarafı hayvandır. Fazilet ve kötülük yolundan hangisini seçerse, ona
göre bu yol onu ya yücelere çıkartır, ya da hayvanlığa götürür.
-Tek tek her insan bir âlemdir. Kâinatta ne varsa, onda da vardır. Güneşin nuru, ayın ışığı,
gecenin karanlığı, havanın inceliği, suyun berraklığı, dağların yoğunluğu, arslanın cesareti,
eşeğin sabrı, domuzun hırsı, karganın ihtiyatı, tilkinin kurnazlığı, alıcı kuşun korkaklığı, ve daha
ne varsa....
- İnsanın dış yüzü duyularla süslenmiştir, içi de takva ile. Gıdalanıp büyümesi bakımından nebat gibidir, duyup hareket etmesi bakımından hayvan gibidir. Eşyaların hakikatini bilmesi yönünden
de melek adını almıştır. Himmetini bu yönlerden hangisine sarfederse, o gruba iltihak eder.
- Bedende ruh, bir ülkede vâli gibidir. Melekeleri, âzâları da onun kullarıdır. Beden şehirdir. Kalb o şehrin merkezidir. Akıl şefkatli, iyi öğütler veren vezir gibidir. Gazap ise münâfık bir veziri andırır. Âdeti dâima akılla kavga etmektir. Dil tercüman, beş duyu habercilerdir. Akıl
bunları hazinedara teslim eder. O da bunları saklar. (hâfıza)
- "BİZ İNSANI AHSEN-İ TAKVİM ÜZERE HALKETTİK. “ (TİN SÛRESİ , , 4. ÂYET)
- "SİZE SÛRET VERDİ VE SÛRETLERİNİZİ GÜZEL KILDI.”
(MÜMİN SÛRESİ , 64. ÂYET)
- İnsanın değeri, ilimlerden ve güzel amellerden bildiği şeylerdir. Lisan olmasaydı, insan ancak değersiz bir hayvandan ibaret olurdu.
- İnsan iki küçük şeyiyle insandır: Kâlbiyle ve diliyle.
- "BİZ ONA İKİ YOL GÖSTERDİK.."
(BELED SÛRESİ , 10. ÂYET )
- Bunlar hidâyet ve dalâlet, aydınlık ve karanlık, fazilet ve kusur gibi yollardır. Bir insan alçalıp
da hayvanların sırasına inse, iki ayak üzerinde duran, konuşan bir eşek tasavvur etsek, o da insanlıktan soyunup çıkması bakımından işte öyledir.
- İnsanlık ; yüksek mevkide iken tevazu göstermek, fakir olduğu halde cömertlik etmek ve başa kakmadan iyilikte bulunmaktır.
BU ANLATTIKLARIMIZ “ELİNE, BELİNE, DİLİNE (SÂHİP OL)” DİYEN ALEVÎ-BEKTÂŞÎ ARDEŞLERİMİZİN İNANÇLARINDAN FARKLI DEĞİLDİR. KUTB-UL AKTAB HÜNKÂR HACI BEKTÂŞ-I VELÎ HAZRETLERİ “MAKAALÂT“ ADLI ESERİNDE “DÖRT MAKAM, KIRK KAPI”YI ŞÖYLE ANLATIR: -
-"Hak taâlâ adamı dört güruh kıldı. Dört dürlü taatları vardur ve dört dürlü
arzuları vardur ve dört dürlü halları vardur."
- "Evvel güruh abudlardur. Bunlar şeriat kavmidur. Şeriat kapusu ulu kapıdur.
Pes imdi!.. Gey sakınmak gerek. Çalab taalanın buyurduğın cehd eyleyüb dutmak gerek."
- "Amma abıdlarun taatları namaz kılmakdur ve oruç dutmaktur ve zakat virmekdür ve hacca varmakdur, gusul eylemekdur, dünyayı terk idüp ahıratı sevmekdür."
- "(Amma bunlar) kavmu avamdur ve halları biri birin incitmekdür. Kibir ve hased ve buğuz ve buhul ve adavat bunlarda hemen bakıdur."
- "İkinci güruh zahıdlardur, bunlar tarikat kavmudur. Taatları dün-ü gün Tanrı'ya zikr itmekdür, Bismillahirrahmannirrahim'i cümle işde yâd kılmakdur. Halleri ilm-i ledündendür."
- "Kendi bilülerine hoşnud olmuşlardur. (Ancak) bilmezler kim kandan geldiler ve kancaru varurlar."
- "Üçünci güruh ârıflardur, bunlar marifat kavmudur. Ârif gerekdür kim hem arı ola ve hem arıdıcı ola. Ârıflar katında her sözün 300 yüzi ve bir ardı vardur ve maani ehli katında 72 yüzi ve bir ardı vardur."
- "Pes imdi, şöyle bilmek gerek: Kem kendüyi arıtmayan, ayrukları arıtamaz."
- "Şeriat katında tene arısu degse, teni arıdur ve hem cenabatı giderür. Kim ârıflar katında ne ten arı olur ve ne cenabatı gider."
- "Pes imdi, adam gerek kim suya yaraya, su gerek kim badasta yaraya ve abdast gerek kim namaza yaraya ve namaz gerek kim Çalab'a yaraya!.."
- "Vay sana içünde kibr-ü hasad, buhul, adavat, tama, öyke ve gaybat, kahkaha ve maskaralık, bunlardan maada nice dürlü şeytan fiili olsa, suyla yunub nice arınasın?.. İmdi şöyle bil, arınamazsın!.."
- "Ârıfların taati tefekkürdür. Hem dünyayı hem ahıratı terk itmekdür ve dahi vilayet beklemekdür. Arzuları Çalab Taala'ya varmakdur."
- "Dördüncü güruh muhıblardır, bunlar hakikat kavmudur. Muhıb teslim u rıza içinde olsa gerek. Muhıblarun taatı münacatdür ve seyirdür ve müşahadadur ve Çalab Taala'yı bulmakdur. Ve halları biriküp bir olmakdur."
- "Âbıdların, zâhıdların, ârıfların taatları ve arzuları ve halları biri biri katında reva olmaz!.. İlle ki muhıblarun katında rava olur."
- "Kul, Çalap TANRI'ya 40 makamda ulaşur. O 40 makamun 10'u Şeriat içindedür, 10'u Tarikat içindedür, 10'u Marifat içindedür ve 10'u Hakikat içindedür,"
DER HÜNKÂR HACI BEKTAŞ!..
NEYMİŞ?.. ŞERİAT KATINDA TENE DEĞEN ABDEST SUYU TENİ TEMİZLERMİŞ, CENÂBETLİĞİ GİDERİRMİŞ… AMA YETMEZMİŞ!.. EĞER İÇİNDE KİN, KİBİR, HASET, GIYBET, TAMAH VAR İSE TEMİZLENMİŞ OLMAZMIŞSIN!.. O YÜZDEN ADAM GEREK SUYA YARAYA, SU GEREK ABDESTE YARAYA, ABDEST GEREK NAMAZA YARAYA, NAMAZ GEREK ALLAH’A MAKBÛL OLA!.. İŞTE BAŞTAN BERİ BUNU ANLATMAYA ÇALIŞTIK!
GELELİM HAK YOLUNDA AŞILMASI GEREKEN KIRK KAPIYA… GENE HÜNKÂR
HACI BEKTÂŞ-I VELİ HAZRETLERİ’NDEN:
1- Şariatun evvel makamı İMÂN getürmekdür.
2- İkinci makam İLİM öğrenmekdür.
3- Üçüncü makam namaz kılmakdur ve zekat vermekdür ve oruç tutmakdur
ve güci yiterse hacca varmakdur ve hem gaza eylemekdür ve cenabattan yunmakdur.
4- Helal kesb kazanmakdur, ribayı haram bilmekdür.
5- Nikah kılmakdür.
6- Hayıs ve nifaslı cimayı haram bilmekdür.
7- Sünnet-ü cemaat ehlinden olmakdur.
8- Sefakatdur.
9- Aru yimek ve aru geymekdür.
10- İyiliği buyurmakdur, hem yaramaz işlerden sakınmakdur.
NEYMİŞ?.. ŞERİAT'IN, YÂNİ DİNİN TEMELİNİN İLK MAKAMI İMÂN, İKİNCİ MAKAMI İLİM İMİŞ!.. NAMAZ DAHİ ONDAN SONRA GELİRMİŞ!..
1- Tarikatun evvel makamı pirden el alup tevbe kılmakdur.
2- Mürid olmakdur.
3- Saç gidermekdür ve libas döndürmekdür.
4- Mücahadada göyünmekdür.
5- HİZMET eylemekdür.
6- (ALLAH'a karşı suç işlemekten) Korkudur.
7- Ümid tutmakdur.
8- Hırkadur, zenbildür, mikrasdur, saccadadur, subhadur. Ve ibratdur, hidayatdur.
9- Sahib-makam ve Sahib-camiyyat, Sahib-nasihat ve Sahib-mahabbat olmakdur.
10- Aşkdur, şavkdur ve safadur ve fakirlikdur. (Mala kıymet vermemek)
1- Marifatun evvel makamı EDEP'dür.
2- Korkudur. (ALLAH’a karşı gelmekten çekinmek)
3- Perhizkerlikdür.
4- Saburdur, kanaatdur.
5- Utanmakdur. (hâyâ, edebli olmak)
6- Cömertlikdür.
7- İlimdür.
8- Miskinlikdür. (Tembellik değil, sükunet, tevekkül)
9- Marifetdür. (Başkalarının müşgülünü gidermek)
10- Kendinü bilmekdür.
NEYMİŞ?.. MÂRİFET'İN İLK MAKAMI EDEB İDİM!.. EDEBSİZ ŞEYH,, MÜRŞİT, HOCA OLMMAZMIŞ!.. BÖYLESİ KANATLANIP UÇSA, BEŞ PARA ETMEZMİŞ!..
1-Hakikatun evvel makamı doprak olmakdur.
2- Yetmiş iki milleti ayıplamamakdur.
3- Elinden geleni men kılmamakdur.
4- Herkesin ondan emin olmasıdur.
5- Mülk ıssına yüz sürüp yüz suyın bulmakdur.
6- Sohbette Hakıykat sırlarını söylemekdür.
7- Seyr-i sülükdür.
8- Sırdur.
9- Münacaatdur.
10- Çalab Taala'ya ulaşmakdur.
NEYMİŞ?.... "HAKİKATE ERDİM" DİYEBİLMEK İÇ İN TOPRAK OLMAK GEREKİRMİŞ!.. YÂNİ, TEVÂZU SÂHİBİ, , ALÇAKGÖNÜLLÜ OLMAK ŞARTMIŞ!.. KENDİ KUSURLARI İLE UĞRAŞIP, BAŞKALARINI AYIPLAMAMAK
GEREKİRMİŞ!..
HAKİKAT KAPISININ MAKAMLARINI ANLAMAK, HAKİKAT MERTEBESİNE ERMEDEN
MÜMKÜN DEĞİL ELBETTE!
PEKİ, BİZ BAŞTAN BERİ BUNLARI ANLATMIYOR MUYUZ? HİÇ ALEVİ-SÜNNİ-BEKTAŞİ-Şİİ AYIRIMI VAR MI BUNLARDA?.. HATTA HIRİSTİYANLIĞIN, MUSEVÎLİĞİN, HATTA BUDİZMİN ESASLARI BUNLARI GERÇEKLEŞTİREN İYİ İNSAN, MAKBUL İNSAN, KÂMİL İNSANA YÖNELİK DEĞİL Mİ?
DELİL OLARAK, BİR BAŞKA HAYÂTÎ BİLGİLER VEREN KİTAPTAN DA SÖZ ETMEDEN GEÇEMİYECEĞİZ... HİNT FEYLEZOFU BEYDEBA’NIN “KELİLE VE DİMNE” ADLI ESERİNDE BU KONUYLA İLGİLİ 14 BÖLÜM VARDIR:
1 - Govcuların ve tezvircilerin sözünü dinlemekten kaçınmanın gereği hakkında
2 - Kötü kimselerin sonunun kötü olacağı hakkında
3 - Dostların sağlıyacağı fayda hakkında
4 - Kendini düşmanın tuzağından emin saymanın câiz olmadığı hakkında
5 - İhmalin ve gafletin zararı hakkında
6 - Acelenin felâket olduğu hakkında
7 - İhtiyatlı ve tedbirli olmak hakkında
8 - Kinci kimselere güvenmenin câiz olmadığı hakkında
9 - Suçları bağışlama ve müsamaha gösterme hakkında
10 - Mücazat ve mükâfat hakkında
11 - Gereğinden fazlasını istemekle neler kaybedileceği hakkında
12 - Ağırbaşlılık, sükûn ve îtidal hakkında
13 - Hâin ve gaddar olanlara uzak durmak hakkında
14 - İnsanın kendisini ALLAH'a bırakması (teslim olması = müslüman olması)
ve O'na tevekkül etmesi hakkında.
OKUMANIZI TAVSİYE EDERİZ.
KUR’AN-I KERİM’DEN DEVAM EDİYORUZ
121 - ZANDAN, BİLMEDEN AKIL-FİKİR YÜRÜTMEKTEN KAÇINMAK.
- "EY MÜMİNLER!.. ZANDAN ÇOK SAKININ!
ZİRÂ ZANNIN BİR KISMI GÜNAHTIR!"
(HUCÜRAT SÛRESİ , 12. ÂYET)
ZAN, “BİLMEDİĞİNİ DOĞRU SANMAK” DEMEKTİR... DOĞRU OLMASI KADAR
ANLIŞ OLMA İHTİMÂLİ VARDIR. EĞER YANLIŞ OLURSA, İNSAN GÜNÂHA GİRER.
İŞTE BUNUN İÇİN, BİLMEDİĞİ KONUDA GEREKSİZ TAHMİN YÜRÜTMEK YERİNE, "ALLAH BİLİR," DEMEK DAHA UYGUNDUR.
122 - ALTIN, GÜMÜŞ, ZİYNETLİ EŞYA KULLANMAMAK.
ALTIN VE GÜMÜŞ ASLINDA SERVETTİR, PARA YERİNE GEÇER, PARA KARŞILIĞI TASARRUF EDİLEBİLİR. KADINLARIN SÜS EŞYÂSI OLARAK KULLANMASINA DA MÜSÂDE EDİLMİŞTİR. AYRICA ESKİDEN BANKA OLMADIĞI İÇİN, ŞİMDİ DE
DEVLET BANKALARI DIŞINDA GÜVENİLİR BANKA AZ OLDUĞU İÇİN, İNSANLARIN BİRİKİMLERİNİ ALTIN VE GÜMÜŞ OLARAK SAKLAMALARINDA VEYÂ KADINLARIN BİLEZİK, KOLYE, KÜPE OLARAK ÜZERLERİNDE BULUNDURMALARINDA BİR MAHZUR YOKTUR, BAŞKALARINA GÖSTERİŞ YAPMAMAK ŞARTIYLA!.. BİR DE KENDİLERİNİ TEHLİKEYE ATACAK, KAPKAÇÇILARA SOYGUNCULARA TEŞVİK OLACAK TARZDA GÖRÜNMEMEK KAYDIYLA!..
- "GİZLEDİKLERİ SÜSLERİN BİLİNMESİ İÇİN
(HALHALLAR ŞIKIRDASIN DİYE)
AYAKLARINI (BİRBİRİNE) VURMASINLAR!"
(NÛR SÛRESİ , 31. ÂYET)
BUNUN ÖTESİNDE ALTIN VE GÜMÜŞTEN YAPILMIŞ GÜNDELİK EŞYA KULLANMAK DOĞRU DEĞİLDİR. ALTIN TABAKLAR, GÜMÜŞ KAŞIKLAR, HATTA SUUDÎ ARABİSTAN ZENGİNLERİNİN YAPTIĞI GİBİ ALTIN MUSLUKLAR, ALTIN HELÂLAR İSLÂM'A AYKIRIDIR. GÖSTERİŞİN ÖTESİNDE İSRÂFTIR! YÜCE PEYGAMBERİMİZİN (S.AV.) :
"ALTIN VE GÜMÜŞ KAPLARDA YİYİP İÇENLERİN
KARINLARINDA CEHENNEM ATEŞİ KAYNACAKTIR,"
DEDİĞİ RİVÂYET OLUNUR.
ALTIN VE GÜMÜŞ DIŞINDA, ELMAS, YÂKUT, ZÜMRÜT GİBİ DEĞERLİ TAŞLAR VARDIR. ANCAK 10.000 LİRAYA ALINAN BİR TAŞLI YÜZÜĞÜ SATMAYA KALKSANIZ, 2.000 LİRA ZOR VERİRLER. ONLAR ZAMANIMIZDA DAHA ÇOK GÖSTERİŞ İÇİN KULLANILMAKTADIR. TASARRUF AMACIYLA KIYMETLİ TAŞ ALAN SIRADAN KİŞİLER DÂİMA ZARAR EDERLER.
123 - DEFİNECİLİK, FALCILIK, BÜYÜCÜLÜK, LOTARYACILIK GİBİ, SONUCUNU BİLMEDİĞİ ŞEYLERİN PEŞİNE DÜŞÜP, ZAMAN VE PARAYI BOŞA HARCAMAMAK.
BU HUSUSLARLA İLGİLİ ÂYETLER:
- "(ASLINI) BİLMEDİĞİN ŞEYİN PEŞİNE DÜŞME!..
ZİRÂ KULAK, GÖZ VE KALBİN HER BİRİNDEN
SÂHİBİNİN AMELİ SORULACAKTIR."
(İSRÂ SÛRESİ , 36. ÂYET)
- "EY İNANANLAR! ŞARAP, KUMAR, PUTLAR
VE FAL OKLARI ŞEYTAN İŞİDİR. BUNLAR PİSTİR!
BUNLARDAN KAÇININIZ Kİ, MUTLULUĞA ERESİNİZ."
(MÂİDE SÛRESİ , 90. ÂYET)
124 - BÜYÜK GÜNAHLARDAN KAÇINMAK, ÇİRKİN İŞLER YAPMAMAK.
İNSAN EĞER İYİ BİR MÜSLÜMAN İSE, DOĞRU İLE YANLIŞ AYIRIMININ OLDUĞUNU, DOĞRULARI YAPMAK, YANLIŞTAN, HELE BÜYÜK GÜNAHLARDAN KAÇINMAK GEREKTİĞİNİ BİLİR VE ONA GÖRE HAREKET EDER. BU KONUDA DAHA ÖNCE DE VERDİĞİMİZ ÂYET :
- "ONLAR Kİ, GÜNÂHIN BÜYÜKLERİNDEN
VE ÇİRKİN İŞLERDEN KAÇINIRLAR.
YALNIZ BÂZI KÜÇÜK HATÂLAR İŞLEYEBİLİRLER."
(NECM SÛRESİ , 32. ÂYET)
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK "BÜYÜK GÜNAHLAR" ADLI KİTABINDA GÜNAH OLARAK KULLANILAN KAVRAMLARI ŞÖYLE SIRALAMAKTADIR : SEYYİE , MÜNKER , İSYAN , FAHŞA , ZENB , FISK , VİZR , ŞİKAK , HABİS , ŞEKAVET , CÜRÜM , RİCS , FÜCÛR...
KİTABI OKUMAK BU KONUDA ÇOK YARARLI OLACAKTIR.
GÜNAHLAR NELERDİR?... BUNLARIN BELİRLİ BİR SAYISI YOKTUR. VERDİĞİ ZARARLA ÖLÇÜLÜR. ANCAK
ALLAH'A ORTAK KOŞMAK,
HAKSIZ YERE ADAM ÖLDÜRMEK,
İNTİHAR ETMEK,
FÂİZ YEMEK,
YETİM MALI YEMEK,
DEVLET MALI YEMEK,
SAVAŞTAN KAÇMAK,
YOL KESMEK,
EMANETE HIYANET ETMEK,
SÖZÜNDEN DÖNMEK,
BÜYÜ YAPMAK,
ZİNA ETMEK,
KADINLARA ZİNA İFTİRA ETMEK,
FESAT ÇIKARMAK,
KAMPLARA BÖLÜNMEK,
ZULÜM YAPMAK
BÜYÜK GÜNAHLARDANDIR.
RİYA,
YALANCI ŞAHİTLİK,
HIRSIZLIK,
ANNE VE BABAYA SAYGISIZLIK ETMEK,
AMİRE İTAATSİZLİK,
ÇALIŞANA EZİYET ETMEK,
KARABORSACILIK YAPMAK,
EKSİK ÖLÇÜP TARTMAK,
MALA HİLE KATMAK,
TABİATI BOZMAK,
SULARI KİRLETMEK,
HAYVANLARA EZİYET ETMEK,
BÖBÜRLENMEK,
YARDIMI BAŞA KAKMAK,
CİMRİLİK,
İSRAF,
DEDİKODU YAPMAK,
BOŞA VAKİT HARCAMAK,
KUMAR OYNAMAK,
FAL PEŞİNDE KOŞMAK,
RÜŞVET ALMAK VEYA VERMEK
HOMOSEKSÜELLİK,
KADINLARLA ÂDET GÜNLERİNDE İLİŞKİYE GİRMEK,
VEYÂ MAKATTAN İLİŞKİ KURMAK
DİĞER ÖNEMLİ GÜNAHLARDANDIR.
BAŞKALARININ AYBINI ARAŞTIRMAK,
KÖTÜ SÖZ ETMEK,
KİN GÜTMEK,
HASET ETMEK,
DİNİ ZORLAŞTIRMAK,
KENDİNİ KURTULMUŞ (ERMİŞ) SAYMAK,
ALLAH'TAN ÜMİT KESMEK, VE ÜMİT KESTİRMEK,
TAASSUB,
LÂF TAŞIMAK,
SERVET DÜŞKÜNÜ,
ŞEHVET DÜŞKÜNÜ,
ŞÖHRET DÜŞKÜNÜ OLMAK,
AKRABA İLE İLİŞKİYİ KESMEK,
BAŞKASININ MALINA, RIZKINA GÖZ DİKMEK,
ZÜLME KARŞI KOYMAMAK,
KOMŞULUK HAKKINA RİAYET ETMEMEK,
KÖTÜ HUYDAN VAZGEÇMEMEK,
ÖFKESİNE YENİLMEK TE
İNSANI OLGUNLAŞMAKTAN ALIKOYAN DİĞER GÜNAHLARDANDIR.
125 - BAŞINA GELEN FELÂKETLERE AŞIRI ÜZÜLMEMEK, ELDE ETTİĞİ
BAŞARILARA DA AŞIRI SEVİNMEMEK.
İSLÂM "ORTA YOL" DİNİDİR. HİÇ BİR ŞEY DE AŞIRIYA GİTMEMEK GEREKİR... DÜNYÂ HAYÂTI BİR İMTİHAN OLDUĞU İÇİN MUTLAKA FELÂKETLERLE DE, BÜYÜK NİMET VE BAŞARILARLA DA KARŞILAŞACAĞIZ. ÖNEMLİ OLAN, BUNUN İMTİHAN OLDUĞUNU BİLMEK, FELÂKETE VEYÂ UĞRANILAN KAYBA ÜZÜLMEK YERİNE ÇÂRESİNİ ARAMAKTIR... BÜYÜK BİR NİMETLE KARŞILAŞINCA, VEYÂ BÜYÜK BİR BAŞARI ELDE EDİNCE DE ŞIMARMAMAK, O NİMETTEN BAŞKALARINI DA YARARLANDIRMAK, YENİ BAŞARILARA HAZIRLANMAK İCÂBEDER.
HALBUKİ TERSİNİ GÖRÜYORUZ... BİR FUTBOL MAÇINDA BİLE KAYBEDENLER HEMEN SAHÂYA İNİP KARŞI TARAFIN FUTBOLCULARINA SALDIRIYOR. VEYÂ KAZANAN TARAF SOKAKLARDA TAŞKINLIK YAPIP DİĞER İNSANLARI RAHATSIZ EDİYOR. ALT TARAFI BİR OYUN, BİR TEKMEYLE AĞLARA GİDEN BİR TOP!.. BUNUN AŞIRI ÜZÜNTÜYE VEYÂ SEVİNCE VESİLE OLMASI HİÇ TE MANTIKLI DEĞİL!..
İLGİLİ ÂYETLER:
- "NE YERDE (YERYÜZÜNDE), NE DE KENDİ CANLARINIZDA
MEYDANA GELEN HİÇ BİR MÜSİBET YOKTUR Kİ,
BİZ ONU YARATMADAN ÖNCE BİR KİTAP'TA OLMASIN!
(BUNU SÖYLÜYORUZ) Kİ,
ELİNİZDEN ÇIKANA ÜZÜLMİYESİNİZ,
VE SİZE VERDİĞİMİZLE SEVİNİP ŞIMARMIYASINIZ!"
(HADÎD SÛRESİ , 22-23. ÂYETLER)
126 - ALLAH'I HİÇ BİR ZAMAN UNUTMAMAK.
İLGİLİ ÂYETLER:
- "O KİMSELER GİBİ OLMAYIN Kİ, ALLAH'I UNUTMUŞLARDIR.
ALLAH TA ONLARA KENDİ BENLİKLERİNİ UNUTTURMUŞTUR."
(HAŞR SÛRESİ , 19. ÂYET)
- "İNSANA ZORLUK VE SIKINTI DOKUNDUĞU ZAMAN,
YAN ÜSTÜ (YATARKEN), OTURURKEN,
AYAKTA HEP BİZE DUA EDERLER.
FAKAT SIKINTI VE KEDERİNİ GİDERDİK Mİ,
(BİZİ UNUTUR)
KENDİSİNE DOKUNAN ZORLUK İÇİN
BİZE YALVARMAMIŞ GİBİ DAVRANMAYA BAŞLAR.
İŞTE BÖYLE HADDİNİ AŞANLARIN
YAPMAKTA OLDUKLARI
ONLARA GÜZEL GÖSTERİLMİŞTİR."
(YUNUS SÛRESİ , 12, 21 VE 23. ÂYETLER)
İŞİN DÜŞTÜ MÜ ALLAH'I HATIRLA, DUA ET... İŞİN BİTTİ Mİ HER ŞEYİ KENDİN
YAPTIN ZANNET!.. OLUR MU BÖYLE KULLUK, BÖYLE MÜSLÜMANLIK?.. ALLAH TA SENİ DEFTERDEN SİLER, UNUTUR!
- "ONLAR ALLAH'I UNUTTULAR.
ALLAH TA ONLARI UNUTTU."
(TEVBE SÛRESİ , 67. ÂYET)
127 - ALLAH'TAN ASLA ÜMİT KESMEMEK.
ESKİLER, "CEHENNEMDE BİLE ÜMİT" DERLER!.. MÜMİN HİÇ BİR ZAMAN ALLAH'TAN ÜMİDİNİ KESMEZ. İÇİNDE BULUNDUĞU SIKINTILARA, ZORLUKLARA SABREDER VE KURTULUŞ BEKLER.
İLGİLİ ÂYETLER:
- "ALLAH'IN RAHMETİNDEN ÜMİT KESMEYİN!
ŞU BİR GERÇEK Kİ,
ALLAH'IN RAHMETİNDEN ÜMİT KESMEK,
KÜFRE BATMIŞ BİR TOPLULUKTAN BAŞKASININ
YAPACAĞI İŞ DEĞİLDİR!"
(YUSUF SÛRESİ , 87. ÂYET)
DİKKATİNİZİ ÇEKERİZ, BU İKAZ HAZRET-İ YUSUF'UN HAKSIZ YERE ZİNDANA ATILDIĞINI ANLATAN SÛREDE GEÇİYOR. ZİNDANDA BİLE ALLAH'TAN ÜMİT KESİLMEMESİ GEREK!
- "EY KENDİ BENLİKLERİNE ZÛLMEDEN,
SINIRI AŞAN KULLARIM!
ALLAH'IN RAHMETİNDEN ÜMİDİNİZİ KESMEYİN!
ŞU BİR GERÇEK Kİ ALLAH
GÜNAHLARI TAMÂMEN AFFEDER, BAĞIŞLAR!"
(ZÜMER SÛRESİ , 53. ÂYET)
- "BİZ İNSAN ÜZERİNE NİMETLER AKITTIĞIMIZDA,
O (BUNU KENDİ MARİFETİ SANIP)
BİZDEN YÜZ ÇEVİRİP YAN ÇİZER.
ONA FENÂLIK DOKUNUNCA DA
ÇOK ÜMİTSİZ BİRİ HÂLİNE GELİVERİR."
(İSRÂ SÛRESİ , 83. ÂYET)
- "İNSAN NİMET VE MUTLULUK
İSTEMEKTEN BIKIP USANMAZ!
AMA KENDİSİNE FENALIK VE SIKINTI
DOKUNUR DOKUNUMAZ,
HEMEN ÜMİTSİZ, BEKLENTİSİZ,
YIKILMIŞ BİRİ HÂLİNE GELİVERİR."
(FUSSULET SÛRESİ , 49. ÂYET)
- "RABBİNİN RAHMETİNDEN ÜMİDİ KESENLER,
SAPMIŞ, KARANLIĞA GÖMÜLMÜŞLERDEN BAŞKA
KİM OLABİLİR?” (HİCR SÛRESİ , 56. ÂYET)
128 - ALLAH'A BOL BOL DUA ETMEK.
ALLAH'A GECE GÜNDÜZ, SABAH AKŞAM, AKLINA HER GELDİKÇE DUA ETMEK, ŞÜKRETMEK, TÖVBE ETMEK GEREKİR. ALLAH'TAN BAŞKA GERÇEK KİMİMİZ VAR Kİ??? SONRA ALLAH VAAD EDİYOR:
-- "BANA DUA EDİN, SİZE CEVAP VEREYİM.
BÜYÜKLÜK TASLAYARAK BANA İBADETTEN KAÇINANLAR
HOR VE EZİK OLARAK CEHENNEME GİRECEKLERDİR."
(MÜMİN SÛRESİ , 60. ÂYET)
128 - KENDİNİ KURTULMUŞ SAYMAMAK, KURTULMUŞLARI VE CENENEMLİK OLANLARI BİLDİĞİNİ İDDİA ETMEMEK.
KİMİN CENNETLİK, KİMİN CEHENNEMLİK OLDUĞUNU ANCAK ALLAH BİLİR, VE ALLAH DAHİ BUNUN HESÂBINI DA KIYÂMET GÜNÜNDEN ÖNCE YAPMAZ!.. HÂL BÖYLE İKEN, BÂZI İNSANLARIN KENDİNİ KURTULMUŞ SAYIP, BAŞKALARINI CEHENNEME "POSTA"LAMALARI AKIL ALIR ŞEY DEĞİLDİR!
-"EĞER ALLAH İNSANLARI YAPTIKLARI İŞLER YÜZÜNDEN
HEMEN CEZALANDIRACAK OLSAYDI,
YERYÜZÜNDE HİÇ BİR CANLI BIRAKMAZDI!..
FAKAT ALLAH ONLARI (CEZALANDIRMAYI)
BELİRTİLMİŞ BİR SÜREYE KADAR ERTELİYOR."
(FÂTIR SÛRESİ , 45. ÂYET)
"KURTULUŞ, Kİ HIRİSTİYANLIK'TA DA OLAN BİR KAVRAMDIR, "SAVED" DİYE GEÇER, ÖYLE SIRF SANA-BANA ÂİT DEĞİL!.. YÜCE ALLAH'IN MERHAMETİ HERKESİ KAPSAR:
- "ŞÜPHE YOK Kİ, İMAN EDENLER İLE
MUSEVİLER, NASRANİLER,
VE SABİİLER'DEN ALLAH'A
VE ÂHİRET GÜNÜNE GERÇEKTEN İMAN EDEN,
VE SALİH AMEL İŞLİYENLERİN
ELBETTE RABLERİ İNDİNDE ECİRLERİ VARDIR.
ONLAR İÇİN KORKACAK YOKTUR.
MAHZUN DA OLACAK DEĞİLLERDİR."
(BAKARA SÛRESİ , 62. SÛRE)
AYNI MEALDE MÂİDE SÛRESİ, 69. ÂYET DE VAR.
BUNLAR ÇOK ÖNEMLİ ÂYETLER... İMÂNIN KİMDE OLDUĞU BİLİNMEZ!.. YÂNİ, BAŞKA DİNLERDEN OLUP TA, YUKARIDAKİ ŞARTLARI GERÇEKLEŞTİRENLERİN CENNETE GİRMESİNE BİR ENGEL OLMADIĞI GİBİ, SÂDECE NÜFUS KÂĞIDINDA YAZDIĞI İÇİN "MÜSLÜMAN" OLANLARIN, VE CÂMİYE GİTMEKTEN BAŞKA BİR ÖZELLİĞİ OLMAYANLARIN BU KİŞİLER KADAR MAKBUL OLMADIĞI ANLAŞILIYOR... KİMLERİN CENNETE GİRECEĞİ KONUSUNDA İDDİALI OLANLARA, KUR'AN, " DELİLİNİZİ GETİRİN," DİYOR. (BAKARA SÛRESİ , 111-113 ÂYETLER)
KURTULMUŞ OLMAK İÇİN FALANCANIN OĞLU, KIZI, KARISI, MÜRİDİ OLMAK TA YETMEZ!.. YÜCE ALLAH DİYOR Kİ:
- "ALLAH, İNKÂR EDENLER HAKKINDA
NUH'UN KARISI VE LUT'UN KARISINİ MİSÂL VERDİ.
BU İKİSİ, İKİ SÂLİH KULUN ALTINDA İDİLER.
ONLARA HİYÂNET ETTİLER.
SÂLİH KOCALARI
ALLAH'TAN GELEN HİÇ BİR ŞEYİ
ONLARDAN SAVAMADI."
(TAHRÎM SÛRESİ , 10. ÂYET)
BABASINA İHÂNET EDEN HAZRET-İ NUH'UN OĞLU, HAZRET-İ YÂKUB'UN ON OĞLU DA VAR. YÂNİ, PEYGAMBER OĞLU, ŞEYH TORUNU OLMAK DAHİ İNSANI KURTARMAZ! HER KOYUN KENDİ BACAĞINDAN ASILIR.
- "ALLAH İNANANLAR HAKKINDA DA
FİRÂVUN'UN KARISINI MİSÂL VERDİ.
O ŞÖYLE DEMİŞTİ:
'RABBİM, BENİ FİRAVUNDAN VE ONUN İŞİNDEN KURTAR!
BENİ ŞU ZÂLİM TOPLULUĞUNDAN KURTAR!'
VE İMRÂN'IN KIZI MERYEM'İ DE (MİSÂL VERDİ).
O IRZINI KORUMUŞTU.
BİZ ONUN RAHMİNE RUHUMUZDAN ÜFLEMİŞTİK."
(TAHRÎM SÛRESİ , 11-12. ÂYETLER)
ÖTE YANDAN BİR KÂFİRİN KIZI, KARISI OLMAK TA İNSANI KÂFİR VE ZÂLİM YAPMAZ. DEDİK, HER KOYUN KENDİ BACAĞINDAN ASILIR. O YÜZDEN, ÖYLE BİLİR-BİLMEZ İNSANI CENNETE VEYÂ CEHENNEME YOLLAMAK (!) HADDİ AŞMAKTIR, GÜRAHTIR.
- "BİZ ONLARDAN İMÂN EDENLERE ÖDÜLLER VERDİK.
FAKAT ONLARDAN BİR ÇOĞU DA YOLDAN ÇIKMIŞTIR."
(HADİD SÛRESİ , 27. ÂYET)
ALLAH "ONLARDAN ÇOĞU YOLDAN ÇIKMIŞTIR," DİYOR!.. BU ÂYET DAHİ YETER.
DEMEK KİTAP VERİLENLERDEN, KÂFİR SANILANLARDAN DOĞRU YOLDA OLANLAR DA VAR... O ZAMAN BİZE BAŞKASIYLA DEĞİL, KENDİMİZLE UĞRAŞMAK DÜŞER!
KISACASI "MÜSLÜMANIM" DEMEK YETMİYOR!.. "İSLÂM'I YAŞAMAK"TAN SÖZ ETMEK TE YETMİYOR!..
"İSLÂM'I YAŞAMAK" ANCAK BU BELİRTTİKLERİMİZE UYMAKLA MÜMKÜN!.. ÇÜNKÜ ALLAH ONLARI "YAPILMASI GEREKEN İŞLER" OLARAK VASIFLANDIRMIŞ!.. BUNLARDAN SÂDECE NAMAZI SEÇİP, NAMAZ KILDIĞI İÇİN TAM MÜSLÜMAN OLDUĞUNU, BÜTÜN GÜNAH VE KISITLAMALARDAN SIYRILDIĞINI SANMAK, KURTULUP CENNETİ HAKETTİĞİNİ ZANNETMEK ANCAK KENDİNİ ALDATMAKTIR!..
129 - İNŞAALLAH, MAŞAALLAH VE BİSMİLLAH KELİMELERİNİ YERİNDE KULLANMAK.
MÜSLÜMAN HER İYİ İŞE, TIPKI İBÂDET EDER GİBİ NİYET EDEREK VE BESMELE ÇEKEREK BAŞLAR. "BİSMİLLAH" İFÂDESİ "ALLAH'IN ADIYLA" DEMEKTİR. ALLAH'IN ADININ GEÇTİĞİ YERDE KÖTÜLÜK DÜŞÜNÜLMEZ, DÜŞÜNÜLMEMELİDİR. "BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM" İSE, "RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA DEMEKTİR. YÂNİ, DÜNYÂDA VE ÂHİRETTE KULLARINA MERHAMET EDEN ALLAH!..
BİR AN SONRA NE OLACAĞINI BİLE BİLMEYEN İNSANIN, YARIN NE YAPACAĞINI SÖYLEMESİ GERÇEKTEN TUHAFTIR. MAALESEF AMERİKAN FİLİMLERİNDEN BİZE BULAŞAN KÖTÜ BİR ÂDET VAR... FİLİMDE ADAM KAZÂ GEÇİRMİŞ KARISINA "ÖLMEYECEKSİN, SÖZ VERİYORUM," DER... VEYÂ SAVAŞA GİDERKEN, "SÖZ VERİYORUM, DÖNECEĞİM," DER!... BUNLAR SON DERECE SAÇMADIR. MÜSLÜMAN VEDÂ EDERKEN BİLE "(GELECEK GÖRÜŞMEYİ) ALLAH'A ISMARLADIK," İFÂDESİNİ KULLANIRKEN, "İNŞAALLAH (ALLAH DİLERSE) GÖRÜŞÜRÜZ," DERKEN, BÖYLE OLUR-OLMAZ SÖZLER VEREMEZ, BÖYLE İFÂDELER KULLANAMAZ. YÜCE ALLAH BİZİ BU KONUDA İKAZ EDİYOR:
- "HİÇ BİR ŞEY İÇİN
'BUNU YARIN YAPACAĞIM,' DEME!
ANCAK 'ALLAH DİLERSE = İNŞAALLAH'
(YAPACAĞIM) DE!"
(KEHF SÛRESİ , 23-24. ÂYETLER)
YERİ GELMİŞKEN BELİRTELİM, GAVUR FİLİMLERİNİN DİYALOGLARINDAN BİZİM FİLİMLERE, DİZİLERE, ROMANLARA YANSIYAN YANLIŞLAR BU KADAR DEĞİL!.. OĞLAN BABASINA VEYÂ BABASI YAŞINDAKİ ADAMA, "KENDİNE İYİ BAK," DER!.. HALBUKİ ANCAK BÜYÜKLER KÜÇÜKLERE, "AMAN OĞLUM, KENDİNE İYİ BAK," DERSE UYGUN OLUR. KÜÇÜĞÜN BÜYÜĞE, "ALLAH SİZE UZUN ÖMÜR VERSİN, BAŞIMIZDAN EKSİK ETMESİN," DEMESİ ÇOK DAHA UYGUNDUR... YİNE ÇOK SIK KULLANILAN "ŞANSIN AÇIK OLSUN," ANCAK KUMAR OYUNLARINDA SÖYLENEBİLECEK BİR İFÂDEDİR. HERHANGİ BİR İŞE GİRİŞEN KİMSEYE, "ALLAH YARDIMCIN OLSUN, TÂLİHİN YÂVER GİTSİN," DENMESİ GEREKİR... HELE O
"BANA BİR ŞANS DAHA VER," LÂFI!.. İNGİLİZCE'DE "CHANCE" KELİMESİNİN
BİR KAÇ ANLAMI VARDIR. "ŞANS" BUNLARDAN SÂDECE BİRİDİR. DİĞERLERİ "FIRSAT, İHTİMÂL" FİLÂNDIR. O SÖZÜN "BANA BİR FIRSAT DAHA VER,"
OLMASI GEREKİR!.. AMA TABİİ EN ÖNEMLİSİ HER İŞE "İNŞAALLAH = ALLAH İZİN VERİRSE" DİYEREK NİYETLENMEKTİR.
"MAŞAALLAH" KELİMESİ "ALLAH BÖYLE DİLEDİ VE OLDU" ANLAMINDA BİR HAYRANLIK İFÂDESİDİR. GÜZEL BİR ŞEY GÖRÜNCE, BİR ŞEYDEKİ GÜZELLİĞİ FARKEDİNCE KULLANILIR. "BUNU KUL YAPAMAZ, BU ALLAH İŞİDİR ANCAK" ANLAMINA GELİR.
YÜCE ALLAH BU KELİMEYİ NASIL KULLANMAMIZ GEREKTİĞİNİ, BİR KISSA ANLATARAK VERMİŞ... BAĞININ ÜRÜNÜYLE ÖVÜNEN KİŞİYE, BAĞI TAHRİP OLUNCA KOMŞUSU ŞÖYLE DER:
- "BAĞINA GİRDİĞİN ZAMAN (HER SEFERİNDE)
'MÂŞAALLAH! LÂ KUVVETE İLLÂ BİLLÂH.
(ALLAH DİLEMİŞ, BANA VERMİŞ.
BÜTÜN KUVVET VE KUDRET ANCAK ALLAH'INDIR.)'
DEMELİYDİN!" (KEHF SÛRESİ , 29. ÂYET)
130 - TÖVBE ETMEK.
İNSAN BEŞER, BEŞER ŞAŞAR... ŞAŞIP TA YANLIŞ YAPMAMAK BİZLER İÇİN MÜMKÜN DEĞİL!.. TÖVBE, KİŞİNİN YAPTIĞI HATÂNIN, İŞLEDİĞİ GÜNÂHIN FARKINDA OLDUĞUNU GÖSTERİR. TÖVBE ETMEK, BİR DAHA YAPMAYACAĞINA SÖZ VERMEK DEMEKTİR. AMA HATÂ EDİP SÖZÜNDEN DÖNER VE O GÜNÂHI BİR DAHA İŞLERSE, GENE TÖVBE ETMEK GEREKİR. ALLAH'IN HUZURUNDA DAHA MAHÇUP BİR İFÂDE İLE AF DİLEMEK, YÜCE RABBİMİZİN MAĞFİRETİNE MAZHAR OLMAK İÇİN BİR VESİLEDİR.
TÖVBE VE TÖVBELERİN KABULÜ İLE İLGİLİ ÂYETLER:
- "KÖTÜLÜĞÜ BİLMEYEREK İŞLEYİP TE,
HEMEN TEVBE EDENLERİN
TEVBESİNİ KABUL ETMEYİ
ALLAH ÜSTLENMİŞTİR."
(NİSÂ SÛRESİ , 17. ÂYET)
- "SİZDEN BİRİNİZ BİLMEYEREK
KÖTÜ BİR İŞ YAPSA,
SONRA HEMEN TEVBE EDİP İMÂN EDEREK
KENDİNİ İSLÂH ETSE,
ALLAH RAHÎM VE MAGFİRET EDEN OLDUĞU İÇİN,
ONUN TEVBESİNİ KABUL EDER,
VE KÖTÜLÜKLERİNİ İYİLİKLERE ÇEVİRİR."
(EN'ÂM SÛRESİ , 54. ÂYET)
(FURKAN SÛRESİ , 70. ÂYET)
- "ALLAH KULLARININ TEVBESİNİ KABUL EDER,
VE KÖTÜLÜKLERİNİ AFFEDER."
(ŞÛRÂ SÛRESİ , 25. ÂYET)
- "(O ŞAŞKIN İNSANLAR) ALLAH'IN
KULLARININ TEVBESİNİ KABUL ETTİĞİNİ
BİLMİYORLAR MI?"
(TEVBE SÛRESİ , 104. ÂYET)
DİKKATİNİZİ ÇEKERİZ, TÖVBE İÇİN KOSKOCA BİR SÛRE İNDİRİLMİŞ!.. VE BİR
ÂYET DAHA:
- "(İNANAN İNSANLAR) KÖTÜ, FENÂ BİR İŞ YAPTIKLARI,
VEYÂ KENDİLERİNİ ZÛLMETTİKLERİ ZAMAN,
ALLAH'I HATIRLARLAR,
VE HEMEN GÜNAHLARININ BAĞIŞLANMASINI DİLERLER.
ALLAH'TAN BAŞKA GÜNAHLARI KİM BAĞIŞLAYABİLİR?"
(ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ , 135. ÂYET)
-“HEP BİRLİKTE TEVBE EDİP, ALLAH’A YÖNELİN. EY İYMANR SÂHİPLERİ!
İFLÂHINIZ (KURTULUŞUNUZ) BU YOLDA UMULUR.”
(NUR SÛRESİ , 31. ÂYET)
-“EY İYMAN SÂHİPLERİ!
NASUH TEVBESİ İLE (BİR DAHA DÖNMEMEK ÜZERE) TEVBE EDİNİZ!” (TAHRİM SÛRESİ , 8. ÂYET)
-“TEVBE O KİMSELER İÇİNDİR Kİ, BİLMEYEREK HATÂ YAPAR,
PEŞİNDEN DE TEVBE EDERLER.” (NİSA SÛRESİ , 17. ÂYET)
ŞU TEVBE DEĞİLDİR:
-“ONLAR DURMADAN KÖTÜLÜK EDERLER.
ÂNİDEN BİRİNE ÖLÜM GELİNCE DE,
‘BEN ŞİMDİ TEVBE EDİYORUM,’ DER.
(HİÇ O TÖVBE KABUL OLUR MU???)
(NİSA SÛRESİ , 18. ÂYET)
-“ALLAH’IN BOL BOL TEVBE EDENLERİ SEVECEĞİ MUHAKKAKTIR!” (BAKARA SÛRESİ , 222. ÂYET)
ÖYLEYSE, BU RAHMET SAĞANAĞINDAN YARARLANIP, ELLERİMİZİ AÇIP, TEKRARLIYALIM:
TÖVBE YARAB!..
HATÂ ETTİKLERİME!.
BİLİP ETTİKLERİME!..
BİLMEYİP ETTİKLERİME!..
SEN AFFEDİCİSİN!:.
AFFETMEYİ SEVERSİN!..
GÜNAHLARIMIZI BAĞIŞLA!..
İlk Yazılışı 24.12.1999